11 Eylül 2012 Salı

Türkiye-Estonya



        Hollanda mağlubiyetinden sonra Estonya maçının ilaç gibi geldiğini düşünenler var. Geçen yıl playoff'larda İrlanda'ya elenen Estonya bu yıl bu başarıyı tekrarlaması zor olsa da direnecek bir takım.

        Estonya gibi takımlarla yılda 10 defa da karşılaşsanız sizin için kapalı kutu kıvamındadır. Ne zaman ne oynayacaklarını bilemiyorsunuz. Bu maçta öyle olacak. Hocaları aynı Abdullah Avcı gibi bir önceki maçta çok şanssızdık diyor ve bu maça bu şanssızlıkları kırmak için çıkacaklarını söylüyor. Söylemler çok benzer ama Türkiye'nin matematik hesapları yapmaya devam etmesi için bu maçı almaktan başka yolu yok.

       Türkiye bu akşam farklı bir galibiyet de alabilir bunu kimse yadsımıyor ama eleştiriler baki kalmalıdır. Kazanılacak 3 puan sisi kaldırmayacak benim açımdan, o yüzden Estonya bir ölçü değil ama bu maçta da puan kaybederseniz artık ölçünüz Estonya olur. İlk maçtaki hataları yapmamak yeterli halbuki Estonya'dan 3 puan almak için. Yönetimsel ve saha içi hatalardan bahsediyorum toplu olarak. Bu maçta ki bir kaza Abdullah Avcı'ya Tarmo Kink de yedek oturuyor dedirtemeyecek kadar farklı sonuçlara yol açabilir.

     Muhtemelen Avcı söylediğini yutmamak için Selçuk'u bu maçta en azından 11'de düşünmüyor ikinci yarıda muhakkak devreye sokacaktır. Hele ki aklına ilk maçtan sonra Selçuk Umut Burak üçlüsü gelmişse muhakkak bu formasyonu deneyecektir. Galibiyet şart öyle ya da böyle, bu takım belli bir süre daha alışma sürecinde kalıp kötü futbol örnekleri gösterecek nasılsa...O yüzden 1-0 olsun bizim olsun diyerek beklentileri kendimce minimuma düşüreyim.

     Benim aklımdan geçen 11 şöyle sıralanıyor. Her ne kadar Selçuk ikinci yarı girer dedimse de ona da yer verdim ilk 11'imde:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder