31 Ağustos 2012 Cuma

Şampiyonlar Ligi | H Grubu


           Son grup olan H grubunda Galatasaray mücadele ediyor. Galatasaray için ne zor ne kolay diyebileceğimiz bir grup oluştu.

H Grubu

Manchester United
Braga
Galatasaray
Cluj

         Manu bildiğiniz gibi... Geçen sene ligi kaybettiler ama bu onları da ha da hırslandırmış. Kadrolarına Kagawa ve Robin Van Persie'yi alarak daha da güçlü bir takım oldular. Onlar için sorulacak soru gruptan çıkıp çıkamayacağı değil yarı finalden ötesine gidebilir mi gidemez mi? Finalin Wembley'de oluyor olması bir başka itici güç olacak onlar ve diğer İngiliz takımları için!

         Braga ise geçen sezon Beşiktaş'ın elediği takım olarak tanıtımları dönüyor her yerde. Geçen sene ki Beşiktaş aynı Beşiktaşmış gibi Braga'nın da aynı Braga olduğu varsayımlarıyla yalan yanlış analizler yapılıyor. O Braga'dan giden6 tane kilit oyuncu var ve o takım değil artık. Kurdukları kadro ise Portekiz Brezilya karması kıvamında. Bu nedenle hala bir potansiyel tehlikeler. Özellikle futbolcu fabrikası görevini gören iki ekolden bahsettiğimizi düşünürsek ne tarz oyuncularla karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Orta saha Hugo Viana ve forvet Lima en büyük kozları grup ikinciliği için Galatasaray en büyük rakipleri oalcak!

        Galatasaray Avrupa hasretiyle yanan bir takım. Şimdi Fatih Terim'in eline yeniden bir fırsat geçti ama bu kadro bu lige hazır mı orada çekincelerim var. Hala tam adapte olamayan futbolcuların yanı sıra Türkiye'deki başarılı skorlar Terim ve takımının gözünü aşırı derecede boyamış. Ligin kalitesini unutup çok iyi durumda olduklarını söylüyorlar ama bizim ligle Avrupalının ligi bir olmaz. Kötü sürprizlerle karşılaşmamak için dikkati elden bırakmamak lazım. Benim naçizane hesaplarım Galatasaray'ın bu gruptan 8 puan alacağı. Ama diğer maçlara göre bu 8 puan onları hangi kapıya yönlendirir orasını bilemem. En büyük rakipleri bu grupta onların söylediği gibi Manchester değil Braga olacak.

        Gruba 4. torbadan dahil olan Cluj da BATE ayarında bir takım zaman zaman sürpriz sonuçlar alabiliyorlar. Onları Roma maç performanslarıyla hatırlayanların sayısı hiç de az değil. İki kez katıldılar ve ikisinde de 4 puan alarak elendiler. Bu kez hedefleri bu 4 puan barajını geçebilmek. Kadrolarının iskeletini Romen-Portekiz-Brezilyalı futbolcular oluşturuyor. Braga'ya çok benziyor diyebiliriz. Onların bu gruptaki en büyük hedefi 3. olarak Avrupa'da yola devam etmek olmalı ama çok zor gözüküyor.

Şampiyonlar Ligi | G Grubu


           G grubu "temsilcim" Barca'nın grubu ve gruptan çıkmak onlar için çok kolay olacaktır. 2.lik ise 3 takım arasında amansız bir yarış ile sahibini bulacağa benziyor.

B Grubu

Barcelona
Benfica
Spartak Moskova
Celtic

        Barcelona yeni hocası Tito ile lige kaldığı yerden devam ediyor. Bu sene şampiyon olarak yeni bir seri başlatma peşinde olacaklar. Alba ve Song ile takımı güçlendirdiler. Xavi-Messi-İniesta çarkı hala sağlam şekilde duruyor. Villa iyileşmek üzere... Barca bu gruptan lider çıkar ve Tito ile alışma evresini geçirirse finale kadar gidebilir. Kupaya favori başlayan ender takımlardan olan Barcelona bunu yapabilecek güçte bir kadro çünkü!

        Benfica'nın şüphesiz en büyük kozu Cardozo'lu Machado'lu hucum hattı. Onun ötesinde orta sahalarında tecrübeli isimleri var. Garcia-Aimar-Witsel-Gaitan her takımın başını ağrıtabilecek güçte oyuncular. Bu grupta ikincilik için yarışacak güçteler.

         Moskova ekibini acı bir tecrübeyle de olsa hepimiz tanıdık. Emenike- Ari ikilisi hucumda vuruyor taş gibi orta saha ile rakibi kesiyorlar. Kaleci Dikan ise başlı başına bir kahraman gibiydi Fenerbahçe maçlarında. Gruptaki şanslarına gelince Rus deplasmanları zor olur klişesi onlar için de geçerli ve Barca haricindeki diğer iki takımdan kendi evlerinde rahat puanlar alabilirler. O yüzden iş biraz da Benfica ile aralarında yapacakları maçlara kalmış gözüküyor durum. 2 ya da 3 olabilirler diye tahmin ediyorum.

       Kim derdi ki bir Şampiyonlar Ligi kurasında Celtic için grubun en zayıf takımı tanımını yapacağız. Maalesef öyle. Rangers'ın küme düşürülmesinden sonra İskoçya liginde zirvede yalnız kalacağa benzeyen Celtic adeta tüm yatırımlarını lige yapmış gibi gözüküyor. Zira bu kadroyla Avrupa'da 3.lük bile zor gruplarda. O yüzden şanslarını yok denecek kadar az görüyorum ve bize sadece eğlenceli maçlar izleteceklerini düşünüyorum.

Şampiyonlar Ligi | F Grubu


           F grubu tek favorili bir sürpriz adaylı bir grup ...Geçen yılın finalisti Bayern bu sene kazanmak istiyor ama çok zor gözüküyor.

 F Grubu

Bayern Münih
Valencia
Lille
BATE

       Münih ekibi isim isim olarak baktığınızda tam bir yıldızlar topluluğu. Kalede Neuer,Lahm,Badstuber,Robben,Kroos,Müller,Schweinsteiger,Ribery,Gomez,Mandzukic ve bu sezon takıma eklenen Shaqiri...Her biri dünya yıldızı olan bu isimler geçen yıl final gördü ama bu sene bu başarı tekrarlanır mı merak konusu. Şu bir gerçek kesinlikle lider çıkacaklar ama yarı final ve üstü şüpheli...

       Valencia bu gruptan çıkabilecek güçte. Final oynayan kadrolarının kalitesinden çok uzaktalar ama bu kadroyla ligde 3.lük bu grupta da 2.lik garanti gibi geliyor bana. Orta Sahada bir dönem Fenerbahçe'nin de ısrarla istediği Tino Costa oyunu iki yönlü oynayarak takımına büyük katkı sağlıyor. Forvetleri Soldado ise harika bir tek adam profili çiziyor forvette. Banega ve Canales ise yine etkili silahlardan olacaklar tahminim 2. olurlar.

       Lille bu sezona Hazard'sız ve geçen senenin başlangıcındaki Sow'dan eksik olarak girecek.Hucumdaki bu eksiği Kalou'nun doldurması zor gözüküyor. Debuchy yine orta sahada kilit isim olacaktır ama genel itibariyle bu gruptan çıkacak güçte değiller.

        Bate bu ligin sürpriz takımlarından. Anderlecht'i eleyerek geldiği sezon oynadığı açık futbolla ne kadar zevkli maçlar izlettiğini hepimiz biliyoruz. Bu grupta da sürpriz yapabilir mi ilk iki için zor gözüküyor ama üçüncülüğü alması çok da zor gözükmüyor. Bu sene kadrolarını Hleb ve Vasilyuk ile güçlendirdiler. Bu sene Hleb önderliğinde alacakları puan ya da puanlar hayal değil gibi gözüküyor.

Şampiyonlar Ligi | E Grubu


                E grubu geçen yılın şampiyonu Chelsea'nin grubu. Diğer 3 takım ise kıyasıya bir mücadele verecek gibi gözüküyor.

E Grubu 

Chelsea
Shakhtar
Juventus
Nordsjaelland


             Chelsea Di Matteo ile yola devam kararı aldı. Süphesiz onlar için bu senenin en büyük transferi Hazard. Lige fırtına gibi başlayan Hazard Şampiyonlar Liginde de adından söz ettirmeye devam edecek. Öte yandan Torres yeniden doğuşunun sinyallerini vermeye başladı. Onun iyi gününde olduğu Liverpool'u gözümüzün önüne getirdiğimizde Chelsea için güzel günler yakın diyebiliriz. Savunmada da İvanovic ve Davizd Luiz yükselen isimlerin başında geliyor. Bana göre Mata hala beklenen patlamayı yapamadı. Ben hala onu bekliyorum ve o beklediğim gün geldiğinde takımını sırtlayacak bir futbolcu olacak. Chelse gruptan lider çıkar ama final ile kupa bu sene zor gözüküyor yine de!

              Shakhtar ise Lucescu ile istikrarlı bir şekilde Avrupa'da yer etti kendine. Kazandıkları Avrupa Ligi Kupası da bu istikrarın bir ödülüydü. Chygrynskiy-Srna-Rakitskiy ile defansta sağlam bir görüntü çizen Shakhtar orta sahadaki oyuncularının hucuma hem gol hem asist katkılarıyla tehlikeli bir takıma dönüşüyor. Willian-Fernandinho ikilisi hem orta sahada kendileri atıyor hem de Eduardo'ya goller attırıyor. Grupta ikinciliği zorlayacak bir takım halindeler. Benim gönlümden geçen de ikinci olmaları.

             Juventus yine şike skandalıyla sallandı ama bu kez yıkılmadılar. En önemli eksi onlar adına Del Piero ile yollar ayrıldı. 40 yaşına merdiven dayayan Del Piero 50'sinde bile ayağı yeşil çime bassa tehlikeli olacak ilahlardan bence önemli eksik. Vucinic'i besleyecek oyuncu bulunduğu takdirde işler yolunda gidebilir. Pirlo bir maestro ama o tek başına zorlanabilri bu sezon.Defansta ise Chiellini, Lucio,Lichtsteiner gibi isimlerle rahatlar. Kalede tabi ki güven ve istikrar abidesi Buffon olacak. Ben onlar için bu sezonun Avrupa'da çok zor geçeceğini düşünüyorum. Rakipleri Shakhtar oalcak grupta ve Shakhtar bir adım önde gibi duruyor. 3.lük garanti 2.lik çok uğraştırır.

           Nordsjaelland grubun en zayıf takımı.Şansları yok denecek kadar az. Başkanları kura çekiminden önce "gelebilecek en zor takımları istiyorum ve buradaki amacımız şimdilik biraz tecrübe kazanmak" diyordu. Sanırım bu açıklama her şeyi özetliyor. Yine de güzellik olsun diye kendi evinde Chesea'yi yenip yollar mı diye düşünüyor insan.

Şampiyonlar Ligi | D Grubu


             D Grubuna şüphesiz ölüm grubu demek yanlış olmaz. Şampiyonlar Grubu olarak adlandırılan grupta liglerinin şampiyonları yer alıyor ve üst tur aslanın ağzında diyebiliriz.

D Grubu
 
Real Madrid
Manchester City
Ajax
Borussia Dortmund

          Mourinho Madrid ekibiyle Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu da almak isteyecektir ve bunun için yapmayacağı şey yok gibi. Şampiyon kadrosunu Modric ile güçlendiren İspanyolların kilit isimlerini saymakla bitmez. Ronaldo -Higuain -Khedira -Mesut -Xabi-Casillas-Ramos gibi isimler yarı final ve üstünü zorlayacaktır.

          Manchester'ın mavili ekibi geçen sene Kırmızılıların önünde tamamlayarak şampiyon oldu. Ve şimdi beklenti Avrupa'da başarı. Abramovic'e sorsalar Avrupa'da başarının o kadar kolay olmadığını onlara söyleyecektir ama gruptan çıkmalarına engel değil bu durum. Balotelli-Tevez-Nasri-Dzeko-David Silva-Toure-Zapata-Hart gibi isimlerle hem kendi liginde hem de Avrupa'da yine çok konuşulacaklar ama onlar için kupa ve final henüz erken gibi gözüküyor.

           Ajax 3.torbadan katıldı gruplara ama aslında bakılırsa grubun en güçsüz takımı diyebiliriz. Genç sayılabilecek bir kadroyla başarı kovalayacaklar bu sezon Avrupa'da. Futbolcu fabrikası özelliğini eskiye nazaran yitirse de kendine yetecek kadar yine bir fabrika görünümünde. O yüzden bu genç oyuncular da yabana atılmamalı. En etkili silahları ise Sulejmani. Grupta şansları ise 3.lük için mücadele etmeye çalışacaklar.

         Dortmund geçen sene Almanya'da kupaları sildi süpürdü diyebiliriz. Kagawa'yı kaybetseler de Hummels-Götze-Lewandowski gibi isimler hala takımın büyük silahları olarak tehdit unsuru olacak. Dortmund uzun süre sonra Avrupa'da da başarı istiyor ve bu güzel bir fırsat olabilri. Gruptaki şansları ise bence 3.lük garanti 2.lik hiç de sürpriz olmaz. Dortmund özellikle kendi evinde alacağı galibiyetlerle grubun çehresini belirleyecek. Benim de sempati duyduğum sarı siyahlılar bu sene güzel işler yapabilir Avrupa'da! En büyük silahları ise taraftarları...

Şampiyonlar Ligi | C Grubu


                   C grubu aslında Galatasaraylıların göz ucuyla baktığı bir gruptu. Hem bildiği takımların olması hem de daha dengeli bir grup olarak gözükmesi tercih sebebiydi. Ama C grubu için eşit güçte takımlar diye bahsedebiliriz hemen hemen.

C Grubu

Milan
Zenit
Anderlecht
Malaga

              Bu grupta 1.torbanın en zayıf ekiplerinden Milan var. Milan için bu tarz cümleleri pek kullanmasak da şu anda işler Milan'da iyi gitmiyor. İbra'nın satışı özellikle taraftarları çıldırtmış durumda. Ümitleri Kaka'nın gelmesi ama o transfer de zora girdi. Lig maçında yönetim yuhalandı.  Fiorentina'dan Montolivo'yu transfer edebildiler. Defans oyuncusu Mexes'te her an bir takasta kullanılabilir. En güçlü yönleri ise Robinholu Patolu Pazzinili hücum hatları ama o kadar sorun içinde bunları görmeye zaman bile kalmıyor. Milan turnuva takımı olarak bu gruptan çıkacaktır bir şekilde ama nasıl?


               Grubun diğer takımı Zenit artık Avrupa gediklilerinden. Öyle ya da böyle Avrupa arenasında yer alıyorlar. Defanslarında Bruno Alves gibi tecrübeli bir isim var. Orta sahada da Dany Alves ve Denilsov olacak. Orta sahalarındaki mücadeleci halleri en büyük silahları. Forvetleri ise Kerzhakov'un beceri gücüne emenet edilmiş durumda. Grupta üst tura çıkmaları zor değil ama bunun için çok büyük bir mücadele vermek zorundalar.

              Anderlecht de Avrupa'nın daimi takımlarından. Avrupa Ligi ya da Şampiyonlar Ligi muhakkak onları ağırlıyor her sezon. Bu sene şanslarını şampiyonlar Liginde deneyecekler. Bu sene eskiye nazaran daha dengeli ve kolay gruba düştüler. Ama bu sefer de onlar iyi bir kadro kuramadıkları için 3.lük bile kolay gözükmüyor. Belçika'daki maçlar kaderleri açısından belirleyici olacaktır.


            Malaga yaptığı transferlerle gündemi işgal etmişti bir süre ve o transferlerin meyvesini de Şampiyonlar Ligi olarak geri aldı. Orta sahalarında Toululan-Maresca-Baptista gibi mücadeleci ve teknik oyunculardan faydalanmaya çalışacaklar. Zayıflayan hucum hatlarını da yaptıkları yeni transfer Saviola ile doldurmaya çalışacaklar. İşleri ligde ya da Avrupa'da kolay değil ama 3.lük garanti gibi geliyor onlar için.

Şampiyonlar Ligi | B Grubu


               B grubu yine dengeli gruplardan diyebilirim. Her takımın galibiyet alabilecek seviyede olması işlerin erkenden kopmayacağı anlamına da geliyor. Son maça kadar mücadele devam edecektir 3.lük için bile...

B GRUBU

Arsenal
Schalke 04
Olympiakos
Montpellier


         Grubun yine de tartışmasız favorisi Arsenal! Ada ekibi liginde zor zamanlar geçirse de Avrupa'da bir şekilde işleri belli bir yere kadar yolunda getirmeyi biliyor. van Persie'nin gidişi ile sarsılan Arsenal yine toparlanma umudunu yapılacak transferlere bağladı. Wenger Bendtner'i ısrarla kadroda tuttu. Podolski'de takıma tamamen alıştığında nasıl bir bitirici olduğunu herkes biliyor. Arshavin, Rosicky gibi tecrübeli isimlere Wenger'in çok ihtiyacı var. Turun anahtarı belki de onların ellerinde olabilir. Savunmanın sigortası ise Alman panzeri Mertesacker olacak yine.

       Schalke ise sezona Raul'u kaybedip Huntelaar'ı kadroda tutarak  başladı. Hildebrand, Matip, Farfan, Huntelaar gibi isimler en büyük silahları olsa da ben şans verilirse Pukki'nin başarılı olacağını düşünüyorum. Finli  yıldız beklenen patlamayı bu sene yapabilir. Liderliğin Arsenal'de olacağını düşünürsek 2.lik için Schalke ve diğer iki takım amansız bir mücadeleye girecekler.

         Olympiakos çalkantılı Yunan futbolunda Avrupa Kupalarını bir soluklanma alanı gibi görüyor. Pantelic ile hucumda iyi işler yapabilecek gibi gözükseler de zayıf orta saha hattı onlar için hiç de ümit vadetmiyor. 2.lik için çekişirler ama bence asıl dertleri 3. olup Avrupa'da bir şekilde yola devam etmek olacak.

           Montpellier şüphesiz geçen senenin en büyük sürprizlerinden biriydi. Fransa ligini şampiyon bitirdiler ama o kadrodan isimleri kaybettiler. Özellikle Giroud Arsenal'e giderek hucum gücünü epey zayıflattı. Forvette tecrübeli isim Utaka yine de iyi işler yapabilecek bir isim. Onlara ligde kimse şans vermiyordu şampiyon oldular, şimdi Şampiyonlar Liginde ise herkes dudak bükerek bakıyor bakalım ne şimdi yapacaklar? Tahminim 3.lük için mücadele edecekler.

Şampiyonlar Ligi | A Grubu


                Şampiyonlar Ligi kurası bugün çekildi. Gruplarda genel itibariyle dengeli bir yapı oluştu. Galatasaray'ın 3 torbadan girdiği kurada dişine göre takımlarla eşleşti diyebiliriz ama işi asla kolay değil Galatasaray'ın!

              Sırasıyla grupları inceleyerek bir ön bilgi yazısı oluşturmak istiyorum.

A GRUBU

Porto
Dinamo Kiev
PSG
Dinamo Zagreb


          Grubun gözüken iki favorisi Porto ve PSG gibi gözüküyor. Porto futbolcu fabrikası hizmeti vermeye devam ederken her sene de iddialı ekipler kurarak Şampiyonlar Liginde üst turları zorluyor. Defansta Rolando'yu takımda tutan Porto orta sahasında da Lucho Gonzalez ve Moutinho gibi isimlerle göz dolduruyor. Forvet ise tabi ki Hulk'a emanet. Hulk'u bu sezon da elinde tutan Porto onun taşıyıcı gücüne bu sene de çok ihtiyaç duyacak ve benim gruptaki favorim Porto!

           Dinamo Kiev artık tanıdığımız takımlardan biri. Ukrayna ligini Lucescu hayranlığıyla arada sırada göz gezdiren biri olarak Kiev'in Ukrayna'daki hegemonyası dindi ama Avrupa'daki gücü hiç değişmemiş gibi öylece duruyor. Değişmemişten kastım tabi ki Sovyetler dönemi değil. Son dönemlerden bahsediyorum. Kalede emektar demenin yetmeyeceği Shovkovskiy var. 37 yaşındaki file bekçisi son dönemlerde hatalı goller yese , refleksleri zayıflasa da hala takımı için önemli bir isim. Savunmalarında ise benim Manager oyunlarından ve Marsilya'daki reel performansından hayranlık duyduğum Taiwo var. Harika sol ayağıyla Beşiktaş eşleşmesinde de mükemmel bir golü vardı. Orta sahada ise yıldız isim Kranjcar var. Takımın bana göre en etkili ismi kötü gününde bile maça etki edebilecek bir potansiyeli var. Forvet ise Yarmolenko ve Milevskiy ile güçlü bir blok oluşturuyor. Ama takımı genel olarak değerlendirdiğimde bu grupta rahat 3. olurlar ama 2.lik için epey zorlamaları gerekiyor.

          PSG ise herkesin çok şey beklediği ama liginde bir türlü galibiyet yüzü göremeyen bir takım! İbrahimovic, Pastore, Silva, Motta, Menez,Lavezzi ,Hourau,Gameiro ve bu ayara yakın bir çok futbolcu... PSG bize parayla saadet olmaz nakaratını tekrarlatacak gibi duruyor ama kadroları Avrupa'da tecrübe olarak çok iyi bir kadro ve tüm futbolcuları neredeyse Avrupa'ya bir şeyler kanıtlama ihtiyacını hissediyor. Ligde çıkışa geçeceğini düşündüğüm PSG'nin Avrupa'da da üst tura çıkacağını düşünüyorum.Sıralamaları ancak 2 olur liderlik çok zor.

         Grubun en zayıf halkası şüphesiz Dinamo Zagreb! Zagreb geçen sene hoş olmayan Lyon maçıyla uzun süre anılsa da bu sene iddia edilen şike gibi bir operasyona gerek duymadan bol gollü mağlubiyetler alabilir. Özellikle PSG gibi doyumsuz bir takım ile yapacakları maçta ne gibi bir skor çıkacak merak ediyorum. Kendi liginde 6 maçta namağlup şekilde 5 galibiyet 1 beraberlik alan Zagreb ekibi sanırım bu başarılı sonuçlarına Avrupa'da ara vermek durumunda kalacak. Sürpriz yapabilir mi sorusuna ise sadece maç olarak yapabilir ama kendini üst sıralara taşıyamaz diye düşünüyorum.

30 Ağustos 2012 Perşembe

Çin Malı Beşiktaş


              Futbol kitlelerin afyonudur sözüne anlaşıldığı itibariyle inanmasam da transfer futbolun afyonudur sözüne canı gönülden katılıyorum. Tüccar yöneticilerin çıkış yolu olarak gördüğü yanlışlarını kapatmak adına hamle olarak kenarda tuttukları transferler maalesef kaliteyi arttırmak yerine tam tersi etki yapıyor.

               Yapılan transferler iyi bir transfer politikanız yoksa takım içinde uyumsuzluktan başka bir işe yaramıyor. Ücret dengesizliği imtiyaz dengesizliği vs. Şampiyonlar Liginden elenmenin ilacı transfer şampiyonluğu kaybetmenin ilacı 10-15 tane transfer anlayışı maalesef Türkiye takımlarını da buralara getirdi. Beşiktaş'ı düşünün yaptığı transferlerle her sene transfer sezonunda adından bahsettiren kulüp bugün elindeki futbolcuları tutamayıp rakiplerine kaptırıyor. Peki neden? Çünkü bugüne kadar ki transferler hep olmayan paralarla yapıldı. Yeri geldi fondan para alındı yeri geldi beceriksiz başkan kendi cebinden verdi ve ortaya muazzam bir borç çıktı. Bu borcu FEDA ile kapatamayacağını Beşiktaş da çok iyi biliyor. Bir kaç sezon önce "çıldırt bizi başkanım" diyen taraftarlar da şu an o başkanların arkasından hiç de hoş şeyler söylemiyor!

               Ya da Şampiyonlar Liginden elenen Fenerbahçe... Fenerbahçe'nin transfer yapacağı söyleniyor ne için peki? Şampiyonlar Liginden önce yapılamaz mıydı bu transferler gerekli yerlere? Yapılma aşaması daha önce olsaydı da Fenerbahçe gruplara kalsaydı daha mantıklı olmaz mıydı? Ama burada işler transferle yürüyor. Şimdi alınacak isimlerle taraftarlara unutturulmaya çalışılacak bu hezimet ama umarım en azından Fenerbahçe taraftarı unutmaz.

            Futbol piyasasında son zamanda kontrolsüz Katar ve Çin sermayesi söz sahibi olmaya başladı. Araplar takım satın alırken Çinliler şimdilik sadece futbolcularla ilgileniyor. Premier Lige damga vuran Arapları bir kenarda tutalım şimdi. Çinliler Anelka v Drogba'yı Shanghai'ye getirerek futbol piyasasında adından sıkça söz ettirdi. Bu iki isimi bu ülkeye getiren de elbetteki ucu bucağı gözükmeyen maddi güç! Üst düzey kimi futbolcunun aldığı yıllık ücrete denk üşen aylık ücretler alan ikili burada olmaktan "çok mutlu" olduklarını belirtmişlerdi.

          Ama işler böyle "çok mutlu" gitmedi. Shanghai ilerleyen günlerde hissedarları arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucunda maddi krize girdi. İkiliden bir miktar "feda" talebinde bulunulduğu ama onların bu konuya hiç yaklaşmadıkları da gelen söylentiler arasında. Kulüp yetkilisi hiç böyle bir şey beklemiyorduk, eğer böyle giderse masraflardan kurtulmak adına bu iki isimi satışa çıkarabiliriz diyor. Ayrıca Racing'ten alınan Moreno geçen hafta transferi duyurulsa da oynatılamadı. Sebebi ise bonservis ücretinin ödenememesi. Shanghai transfer balonu beklenenden çok daha kısa sürede söndü. Şu anki halleri hızlandırılmış Beşiktaş'ı andırdı bana...Büyük transferler,feda istekleri ve masraflardan kurtulma ihtiyacı...

           Para babaları ne zaman elini çekerse futboldan işte o zaman futbolcular gerçek değerleriyle transfer olacak ve kulüpler tüccarların elinde batık şirketlere dönüşmeyecek.

Kuralar Çekiliyor...




             Şampiyonlar Ligi play off maçları son buldu artık devler arenası asıl formatında şimdi devam edecek. 32 takımın 4'erli gruplarda mücadele edeceği ligde favorilerin yanında her zaman gruplarda sürpriz yapacak takımları izlemek heyecan verici oluyor. Apoel Basel gibi takımların başarıları taraflı tarafsız herkeste bir sempati doğuruyor. Ama büyük pastayı almak adına onlar için henüz erken. Son şampiyonun Chelsea olduğu kupanın kura çekimleri bugün yapılacak. Kura çekimleri öncesi torbalar da belli oldu.

1.Torba:
Chelsea 
Barcelona 
Manchester United 
Bayern Münih
Real Madrid
Arsenal 
FC Porto
AC Milan

2.Torba:
Valencia
Benfica 
Shakhtar Donetsk 
Zenit St. Petersburg 
Schalke 04 
Manchester City
Sporting Braga
Dinamo Kiev

3.Torba:
Olympiakos
Ajax 
Galatasaray
Anderlecht
Juventus
Lille
Spartak Moskova
Paris Saint-Germain

4.Torba:
Celtic
Borussia Dortmund
BATE Borisov
Dinamo Zagreb
Malaga
Montpellier 
Cluj
Nordsjaelland

                 Bu bilgiler doğrultusunda Galatasaray için en zor ve en kolay diye iki grup düşünüyorum. Bu gruplarda gelebilecek en zor ve en kolay grubu oluşturacağım kendimce... İşte en zor grup:

Barcelona
Man. City
Galatasaray
Borussia Dortmund

En kolay olarak gördüğüm grup olasılığı da şu:

Milan
Braga
Galatasaray
Nordsjaelland

              Bunlar tabi tamamen olasılık ve hiç bir geçerliliği yok gönlümüzden geçen ikincisi gibi bir kura ama burası devler ligi kimin kimi yeneceği hiç belli olmuyor...O yüzden Galatasaray'a şimdiden başarılar!

El Clasico-2




               İspanya Süper Kupası sahibini yine çekişmeli bir maç sonucunda sahibini buldu. Bana göre sonucu buradaki maç ya da Valdez belirleyecekti. Dediğim gibi de oldu maalesef!

               Maçın ilk dakikalarında Valdez-Mascherano-Adriano üçlüsü ne yapacağını bilemez şekilde oynuyordu. Ve bu kendini bilmezlik bir Mascherano hatası sonucu gol, bir Valdez hatası sonucu yine gol ve bir Adriano hatası sonucu kırmızı kart ile sonuçlandı. 2-0 geride ve 10 kişi kalan Barcelona afallamış şekilde paslar yaparken ritim tutması fazla zaman almadı.

             10 kişi ile ne kadar mücadele edilirse ondan biraz daha fazlasını yapan (akıl faktörüyle) Barcelona aradığı golü de 45. dakikada Messi'nin Sergen frikiğiyle buldu. İkinci yarıda maç 11-11 gibi oynanmaya başladı. Hatta Madrid kontra atak tarzı bir futbol benimserken Barca baskılı oynuyordu. Gole ihtiyacı olan tarafın baskılı olması normal karşılansa da Madrid'in 10 kişi bir rakibe karşı kendi evinde böyle bir duruma düşmesi tuhaf!

            Barca adına söylenecek bir şey de Pedro'nun yakaladığı fırsatlardan yararlanamamasının ileride çok daha fazla sıkıntı yaratacağıdır. Çok net pozisyonlar harcadı bugün. Alba ise genel olarak iyi olsa da vasatı aşamadı diyebilirim Song için de karar vermek için çok az bir süre aldı ama yaptığı son pas şıktı maçta.

            La Liga'ya teşrif eden iki Premier Lig oyuncusundan iki kupasız İngiltere'den transfer edilen yıldızdan Modric güldü. Song yine kazanamadı. Maçtan Madridliler mutlu Barcelonalılar umutlu ayrıldı ama biraz da hüzünlü...

28 Ağustos 2012 Salı

Tek Yumruk'a Tehdit!




             Futboldaki kirlilik hiç bir zaman saha çizgilerinin içiyle ya da sadece dışıyla sınırlı kalmıyor. Kirliysek hep birlikte kirleniyoruz. Ve o kirliliğe karşı durmadıkça hiç birimiz sanırım temiz kalmaya çalışsak da kalamayacağız.

              Saha içinde futbolcuların birbirine ya da hakemlere uyguladıkları, uygulamaya çalıştıkları nefret  müdahaleleri elbette ki tribünlere de yansıyor. Futbolcular her zaman "futbolcu uzaydan gelmiyor biz de bu toplumdan çıkıyoruz" diye bahaneler bulsa da sporcunun örnek kişiliği mevzusu hala muallak duruyor.
             Tribünlerde bir şiddet var bunu kimse yadsıyamaz. Biz rakip iki takımın kavgasına alışmış olsak da uzun süredir bu kavgalar pek ortalarda görünmüyor. Genelde tribünden saha içine müdahale arzusu gündemdeydi. Ama bugün olan olay işin farklı bir boyutunu gözler önüne serdi. Uzun zamandır görmediğimiz ya da bileceğimiz olgunluğa ulaşmamış kavgalar şimdi farklı bir boyutla önümüze geldi.

             Bugün Galatasaray'ın muhalif taraftar grubu Tek Yumruk bir açıklama yayınladı. Bu açıklamada  grup üyeleri uzun süredir aldıkları tehditlerin hafta sonu Metin Kurt'un cenazesinden sonra arttığını ve artık kendileriyle maç izlemeye gelen insanlara zarar verecek konuma geldiğini söylüyorlar. Bu ne demek peki?

             Muhalefetin hiç bir kürsüde hoş görülmediği toplumumuzda futbol sahalarında da izin verilmemesi şaşılacak bir şey değil. Tek Yumruk grubu her zaman saha içinde tek siyaseti Galatasaray olan fakat saha dışında işçinin yanında ezilenin yanında olan bir taraftar grubu. Asıl mesele taraftarın tribünde söylediklerinden ziyade hiç bir yerde söz söylememe isteğidir. Tek Yumruk'un yolda bir insanla bile siyaset konuşması geneli rahatsız eden bir hal aldı artık. Bu sadece Tek Yumruk ile de sınırlı değil tüm siyasi taraftar gruplarında geçerli. Sol Açık'a sizin ambleminiz siyasi diyen zihniyetle bugün Tek Yumruk'a tehditler savuran zihniyet farklı değil çünkü. 

          Zaman zaman gerek yönetimin gerekse "hükümetin" hedefi olan Tek Yumruk için bize düşen bu kargaşa da doğrunun yanında olarak renklerin kardeşliğini savunarak Tek Yumruk'a destek olmaktır.  Sitemizde Tek Yumruk'un basın açıklamasını olduğu gibi yayınlıyoruz:


Basına ve kamuoyuna

Tekyumruk taraftar grubu 2005 yılında hayata soldan bakan Galatasaray taraftarının birlikte maç izlemek amacıyla kuruldu. Aradan geçen 7 yıl boyunca hiçbir rant ilişkisine girmeden, hiçbir yönetici ve kurum ile görüşmeden, destek almadan kendi imkanlarımız ile çeşitli sosyal etkinlikler yaptık, tribünde takımımızı omuz omuza destekledik. Bizlerin amacı hiçbir zaman tribünde siyaset yapmak olmadı ve stat içerisinde siyasilerin Galatasaray üzerinden rant sağlamaya çalışmalarına verdiğimiz tepkiler dışında politik hiçbir etkinliğimiz olmadı. Kuruluşumuzdan bu yana çeşitli gruplardan tehditler almaya devam ediyoruz. Bize getirilen en büyük eleştiri tribünde siyaset yaptığımızdır, ama biz biliyoruz ki bu “tribünde siyaset yapmayın” tehditleri tribün dışında siyaset yapmayın anlamına geliyor.

Metin Kurt’un cenaze törenine katılımımızdan sonra yapılan tehditler bizimle birlikte maç izlemek isteyen insanların güvenliğinden endişe duymamızı gerektirecek boyutlara gelmiştir. Bizler hiçbir zaman tehditlere boyun eğmeyen, doğru bildiğini her şartta söylemekten çekinmeyen bir gelenekten gelmekteyiz. Tribündeki bu baskıcı ve kendinden olmayanı linç etme kültürüne bir baş kaldırı olarak kurulan Tekyumruk taraftar grubu hiçbir zaman baskılara boyun eğmeyecektir. Bizler yine Ali Sami Yen stadında Galatasaray’ımızın, mahallelerde, fabrikalarda, grev çadırlarında emekçilerin yanında olmaya devam edeceğiz. Ve 7 yıldır her maçta olduğumuz gibi önümüzdeki Bursaspor maçında da sadece takımımıza destek olmak için Güney tribünündeki yerimizi alacağız.

Modric Real Madrid'te



     
           Sonunda beklenen oldu ve Modric Tottenham'dan ayrıldı. Modric uzun süredir Londra ekibinden ayrılmak istediğini söylüyordu. Bu isteği sonunda Real Madrid'e transfer olarak gerçekleşti.

         Modric özellikle geçen sezonun başında bir başka Londra ekibi olan Chelsea'ye gitmek istemiş fakat kulübü izin vermeyince takımında kalarak huzursuz bir dönem geçirmişti. Açık olarak kulübüne ve menajerine sitem eden Luka Modric bu isteksizlik nedeniyle geç form tutmuştu.

          2008 yılında Dinamo Zagreb'ten İngiltere'ye gelen Modric'i en son PSG'nin istediği biliniyordu. Türkiye'de ise farklı bir meseleyle gündeme oturan Modric konuşulanları duysa gülmekten 10 sezon top oynayamazdı. Gürcan Bilgiç'e göre : "Tottenham Modric'e Euro 2008'ten sonra 20m Euro verdi. Bir daha adını duydunuz mu Modric'in? Ama Arda devamlı üzerine koyarak devam ediyor". Modric için Chelsea ile Tottenham'ın birbirine girdiğini duymasını es geçtim hiç mi Premier Lig izlemiyorsun be adam tepkilerini alan Gürcan Bilgiç'ten şimdi şöyle bir yorum duyabiliriz: Bizim oyuncumuz Hamit gitti geldi Modric daha yeni gidiyor Real Madrid'e...

          Madrid açısından da bakalım  Modric'i alıp kullanamadıkları yıldızlara mı benzetecekler yoksa alıp kalitesine kalite kattıkları oyunculara mı?

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Radyodan Maç Ne Demek?




             Lig yayınlarının fahiş fiyatlara yıllardır ihalelerle satın alındığı Türkiye'nin en üst liginde bu sene bir eksik var. Bu sene radyo yayını yapılmıyor Süper Lig için. Radyodan maç demek mikrofonların statlardan statlara çevrildiği dönüşümlü anlatılan maçlar anlamına geliyor.

               Peki radyo yayını aslında ne demek? İnternet ortamında canlı anlatımlı olarak metinsel yazılara dökülen hatta Twitter'dan önemli pozisyonların Tweetlendiği bir ortamda ne radyo yayını diyebilirsiniz? Hatta radyodan maç yayını  mı kaldı canım bırakın şu geri kafalılığı diyerek haddinizin sınırlarını da zorlayabilirsiniz... Ama radyodan maç yayınları örneğin ateş pahası olan lig yayınlarını yayıncı kuruluştan izleyemeyen ailelerin hafta sonu eğlencesidir.

             Hafta sonu direksiyon sallayan bir taksicinin, minibüs şoförünün yol arkadaşı olan radyodan maç anlatımı bir bakmışsınız tüm taksideki ve minibüsteki yolcuyu da esir almış kulaklarını zapt etmiştir. Görmediği bir olayı anlatıcının hayal gücüyle birleştirerek sunmasına dinleyicinin geçmiş tecrübelerini eklemesidir radyodan maç yayını... Alex topu sola çekti dediğinde anlatıcı, dinleyicinin kafasında Alex'in önceki topu sola çekişleri belirir. Bir resim tamamlama işidir.

           Nostaljiktir. Mesela bana hep babamla 4 yaşında Florya'ya trenle gittiğimizde yolda radyodan dinlediğimiz maçtır hep radyodan maç yayını... Bunun gibi bir çok nostaljik olay ya da sosyolojik gerekçe açıklayabiliriz radyodan maç yayını için.

           Ama en önemlisi bir ayrımcılık var burada. İsteyenin televizyonlardan özet ya da canlı yayınlarla takip edebildiği maçları görme özürlüler maalesef erişemiyor. Onların tek iletişim aracı radyo. Ve futbolu seven bir görme özürlü için tuttuğu takımın maçlarını dinlemek çok keyifli olsa gerek.  100000 civarında olduğu belirtilen ama asla resmi rakamların bu olmadığının da belirtildiği görme özürlü vatandaşlarımız bu zevkten mahrum bırakılıyorlar.

        Yolların tekerlekli sandalyeli vatandaşlara göre düzenlenmediği görme özürlülere göre hazırlanan yollara belediyelerce saksıların konduğu özürlü asansörlerinde acelesi olan plaza insanlarının taşındığı bir ülkede görme özürlülerin bu ihtiyacı maalesef  gündeme dahi gelmiyor. Çünkü hayat ve sistem kendine göre "sağlıklı" kriterine uyana hizmet sunmakla meşgul.

         TFF yapılan ihalede radyo yayını için 2,5 milyon dolar istiyor ve bunu şu anda verebilecek ya da verebilen bir radyo yok. Radyo yayın ihalesi ortada kalmış bekliyor. Demirören federasyonunun umurunda mıdır bilinmez, herkes için ama bir an önce görme özürlü vatandaşlarımız için harekete geçilmeli... Federasyonun kendi sitesi üzerinden online yayın ya da farklı bir yolla, belki de TRT ile yapılacak bir anlaşmayla...Bir an önce harekete geçilmeli ve görme özürlü vatandaşlarımızın mağduriyeti giderilmeli.

26 Ağustos 2012 Pazar

İlk Sıcak Temas:Beşiktaş-Galatasaray




             Günahların ve sevapların 90 dakikalığına bir kenara bırakılacağı her iki tarafında koşulsuz şartsız kendi tarafında duracağı bir maç bizi bekliyor. Ligin 2. haftasındaki erken derbi için  "hazırlıksız" olsa da iki takım, saha futbol için elverişli. Ligin ilk sıcak teması için artılar ve eksileri inceleyelim.

             Beşiktaş İnönü stadında ağırlayacağı Galatasaray maçına çıkarken eksikler sakatlardan ziyade belirsizliklerle çıkıyor sanırım bu sezon Beşiktaş maçlarından önce sakatlar eksikler diye bir bilgi değil belirsizlikler diye bir bilgi geçilmesini sağlayabilir. Quaresma ne olacak derken yeni bir soru ile Almeida ve Fernandes de ne olacak demeye başladı Beşiktaş.

             Ligin ilk haftasında alınan 1 puan Beşiktaş için can sıkıcı bir sonuç oldu. Asıl önemli olan da derbi öncesinde Beşiktaş'ın bu kadar hazırlıksız gözükmesiydi. Defans en iyi bölge gibi dursa da ikinci yarı da onlar da çok açık verdi. Orta sahaya hükmedemeyen Beşiktaş hucumda da çoğalamıyor. Aybaba'nın ilk geldiğinde söylediği "büyük takım tek forvet oynamaz" sözü sanırım yine Aybaba tarafından rafa kaldırılmış. Almeida tek forvet başlamıştı. Bu akşam Pektemek ya da Batuhan'ı aynı rolde görebiliriz.

            Beşiktaş için oyunun kaderini değiştirebilecek oyuncu Oğuzhan olabilir. Oğuzhan ligin ilk haftasında oyuna sonradan girmiş topu ayağında tutarak ve olumlu paslarıyla hucum gücü oluşturmuştu. Fernandes'in maça odaklı çıkıp çıkmayacağı da önemli bir soru tabi ki. Olcay için bunları söylemek erken henüz. Olcay geçen hafta çok aksadı ve çok top kaybı yaşattı. En belirsiz yer şu anda forvet gibi gözüküyor. Giderek formdan düşen Pektemek ve ne yapacağı hiç bir zaman kestirilemez olan Batuhan...

           Galatasaray cephesi ise daha hazır bir görüntü çiziyor. Süper Kupa'nın kazanılması ligin ilk haftası Kasımpaşa önünde zor da olsa olunan galibiyet moral motivasyon açısından çok daha önde gösteriyor Galatasaray'ı.

          Umut Bulut'un artan performansı Selçuk'un hiç bir zaman bir öncekinin altına inmeyen performans grafiği sarı kırmızılıları avantajlı gösteriyor. Geçen sene ki takıma yerinde takviyeler yaparak eksikliklerini gideren Galatasaray'da cezalı Engin Baytar dışında önemli eksik bulunmuyor.

           Bu maçta Galatasaray cephesinde beklenen bir oyuncu da Burak Yılmaz'ın oynayıp oynamayacağı... Burak geçen hafta cezası nedeniyle oynayamamıştı. Orta da Selçuk önde Burak ve Umut ile oluşturulacak bir üçlü sadece Beşiktaş için değil her takım için tehlikeli olabilecek bir güç olur.

         Her ne olursa olsun bu bir derbi maçı olduğu için dış etkenlere zaman zaman sıfıra inebilir. Beşiktaş onu özleyen taraftarlarıyla hem ligin ilk maçına hem de ilk derbisine çıkacak. Samet Aybaba için taraftara kendini kanıtlamak adına önemli fırsat ve gençlerin taraftarla ilk buluşması...
          Öte yandan Galatasaray için de, hazır takımın bu sezon ikinci derbisi olacak. Gerilim ve tansiyon olarak daha yüksek olan Fenerbahçe maçından sevinen taraf olarak ayrılan Galatasaray için bu derbi çok daha kolay olabilir.

          Şimdi söz futbolcularda ve teknik direktörlerde...

                                                        Muhtemel 11'ler

Beşiktaş:                                                                                           Galatasaray:     

Cenk                                                                                                Muslera
Sivok                                                                                               Eboue
İ.Toraman                                                                                        Semih
Hilbert                                                                                              Ujfalusi
Uğur                                                                                                Hamit
Veli                                                                                                  Selçuk
Fernandes                                                                                         Hakan
Olcay                                                                                               Melo
Necip                                                                                               Emre
Mustafa                                                                                            Burak
Batuhan                                                                                            Umut

T.D: Samet Aybaba                                                                      T.D: Fatih Terim

                                                STAT:İnönü
                                                HAKEM:Bülent Yıldırım
                                                SAAT:21.45
                                                YAYIN: LİGTV