15 Mart 2014 Cumartesi

Simgesel Galibiyet

Futbolun asla sadece futbol olmadığı gerçeğini doğrulayacak hepimizin çuvallar dolusu argümanımız var. Angola-Portekiz ile oynadığı dünya kupasında 4-4-2 , 3-5-2 konuşan yorumcu zaten bizden değildir.  Ama bu simgeselliği bizim de yarattığımız ayrı bir gerçek. O gün belki de muhafazakar bir Portekizli için gayet sıradan bir gündü ve “dostça” geçmesi muhtemel bir maçtı. Bir Angolalı için ise belki de her şeydi.
Ülkede katillik, hırsızlık gün yüzüne çıkınca artık biz de hırsıza katile atılan her tokadı kendi hanemize yazmaya başladık. Kasımpaşa deyince akla gelen yaratılan algıya hepimiz vakıfız. Hatta Kasımpaşalılık üzerinden vatandaşa “Ananı da al git” densizliği açıklanabilmişti. Kasımpaşa’nın futbolda bu ara yüzü gülüyor. Çok güzel tesisleri var, transferlere milyonlar akıtabiliyorlar, iş adamları bu kulübe el atabilmek için birbirlerini çiğnercesine kulübün kapısından kendini içeri atmak için yarışıyorlar. Gözümüz yok pisliklerinde boğulsunlar.

Kasımpaşa-Gençlerbirliği maçı sırasında Twitter’da Oğuz Paşalı isimli Beykozsporlu bir taraftarın yazdıklarını gördüm. Oğuz Paşalı; “2000'li yılların başı çocuğum o zamanlar..Kasımpaşa stadı daha inşaat o zaman,deplasman tribününe yer ayrılmamıştı..Ev sahibi tribününe girmiştik.Yanlış değilsem Bülent hat-trick yapmıştı 3-1 kazanmıştık maçı..Şimdi biz amatörde onlar 1.ligde kahrolsun endüstriyel futbol!” sözleriyle tesisleri elinde alınmak istenen ve sırf bu yüzden türlü rantlara kurban edilen Beykozpsor ile şimdi modern tesisleriyle Avrupa’yı hedefleyen Kasımpaşa’yı karşılaştırıyordu.

2000’li yılların başından bahsediliyor… 2002 yılından sonra düzenli bir şekilde yükselen bir takımdan söz ediyoruz tabi burada. 2001 yılında 3.ligde mücadele eden takım 2001-2002 sezonunda 2.ligde mücadele etmeye başlıyor ve sonrasında olanlar malum. Bir kez küme düştüler, o dönemde takımın başında Fuat Çapa vardı.

Sahadaki oyunun hiçbir değeri yok aslında, 2-1 Gençlerbirliği galip geldi. Ateş hattına yakın bir noktadan üst sıralara çıkmak için hayati öneme sahipti. Ama simgelediği şeyler tribünler için çok fazlaydı.
Berkin’i öldürenler yine Berkin’in ölümüne bahaneler yaratabilmek görünürlüğünü yitirmesi için Burak’ı öldürdü. Merminin kimden çıktığı umurumda değil. Cenazesi olan mahalleye baskın yapılması kimin fikriyse Burak’ın katili odur.

Burak Kasımpaşa tribününden olduğu söylenen bir Galatasaraylı.  En azından sosyal medyadaki profillerinden biri bize bunu söylüyor. Kasımpaşalı ağabeylerinin emriyle de Kasımpaşa tribünleri Burak’ı sahiplendi. O nedenle maç boyu ara ara “Şehitler ölmez vatan bölünmez” gibi sözleri sayıkladı. Şehit kimdi, şehitlik kavramı aslında neye karşılık geliyordu, bunu o tribünler hiç düşünmedi.

O yüzden Gençlerbirliği iki gol atmış kazanmış; Yalçın-Donk tandemine karşı kazandı diyemiyorum. Saydığım sebeplerden dolayı ve fazlası nedeniyle Castro’yu bugün ortada Doğa-Özgür iyi kilitledi pas dağıtamadı deyip çıkamıyorum.

Simgesel anlamlar yüklüyorum elde olmadan. Emri ben verdim diyen adama karşı kazandık diye düşünüyorum. Berkin’in mezarına konan bilyelerden-misketlerden iç savaş çıkarmaya çalışan adama karşı kazandık diye düşünüyorum.

Berkin’in annesini yuhalayan-yuhalatan insanlara karşı kazandık diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Burak’ın resmini ekledikleri Türk bayraklı fotoğraflar vardı tribünlerde. Bunların mazideki ağabeylerinin yarattığı, yaratmaya çalıştığı bir nefretle aileleri buralardan İsveç’e göçmek zorunda kalmış Süryani Jimmy Durmaz, Kürt Mervan Çelik’in golüyle kazandığımız için farklı anlamlar yüklüyorum.

Ama gerçekler bundan farklı tabi. Kazandık ve 3 puan aldık. Akıllı bir oyun vardı,Stancu iyiydi, Jimmy hareketliydi. Nizamettin girdi oyunu rahatlattı. Savunmada hata yapmadık vs. En kötüsü de sahada olan futbolcuların çoğu Berkin’den habersizdi. Berkin’i kaybettiğimiz gün, kulüplerden futbolculara kadar bir çok kişi baş sağlığı mesajı yayınladı.  Gençlerbirliği’nde ise istisnalar hariç tepki yoktu. Cumadan cumaya “hayırlı cumalar” temennisini eksik etmeyen oyuncular, ölen bir çocuk için umursamaz olabiliyormuş demek ki bunu gördük. Yerli malı haftası kadar değeri yok demek ki bir çocuğun onu görmüş olduk.

Biz yine de Anadolu halklarının iki çocuğunun attığı golle; anaları yuhalatan, sapanlı çocuklardan korkan adamın takımına karşı kazandığımızı varsayalım. Kaybettiklerimizin geri gelmeyeceklerinin ağırlığını omuzlarımızda hissederek…


(Çok da derli toplu bir şey olmadı, son günlerin yorgunluğu, mutsuzluğu üzerine anlık bir mutluluk üzerine bir karalama sadece)