12 Eylül 2012 Çarşamba

12 Eylül ve Anadolu Üsküdar Spor


        Bugün 12 Eylül bir karanlığın bir hükümranlığın başlangıcının yıl dönümü... Bugün güzel ümitleri olan insanların dar ağaçlarında sallandırıldığı, asmayalım da besleyelim mi diyerek 17 yaşında bir çocuğun yaşının büyütülerek asılmasına yol açan sürecin başlangıcının yıl dönümü...12 Eylül'ün bizde bıraktığı futbola sirayet ettiği bir hikaye var, Anadolu Üsküdar Spor...


       İstanbul'da Söğütlüçeşme tren istasyonunda kafanızı kaldırdığınızda sizi büyük bir stat selamlar. Her yanı reklam tabelalarıyla çevrili olsa da o stat size renk ağırlığından dolayı azıcık futbol bilginiz varsa Fenerbahçe'nin stadı olduğunu anlatır. Kadıköy deyince artık aklımıza kazınmış bir sembole dönüşmüş durumda Fenerbahçe! Kadıköy deplasmanı diye geçer dolaylama sanatında Fenerbahçe deplasmanı...

        Kadıköy ile bu kadar birebir anılan Fenerbahçe Kadıköylü olmadan önce Kadıköylü olabilmek adına bir kapıyı çarpıp da gitmişti. O kapı Anadoluspor'un kapısıydı. Yıllar önce Üsküdar'da bir kulüp binasında yaşanan anlaşmazlık sonucu kulübü Kadıköy'e taşımak isterler. Yapılan tartışmalar sonucu bir grup yönetici ayrılarak kulübü Kadıköy'e taşır Fenerbahçe'nin temellerini atar. Geride kalanlar ise 1908 yılında Anadolu Üsküdar Spor'u resmen kurarlar. Kurucuları arasında Burhan Felek de vardır Anadolu Üsküdar Spor'un!

      Fenerbahçe'yi hepimiz biliyor olsak da Anadolu Üsküdar biraz sönük kalmıştır zihinlerimizde. Anadolu Üsküdar Spor ambleminde Belgradlı Kızılyıldız'a benzer bir yıldızı taşır. Kızılyıldız'da kızıl olan yıldız Anadolu Üsküdar da yeşil beyaz forma renklerinden dolayı yeşil olarak yer almıştır armasında. Ama bu amblem zaman içinde çeşitli zorluklara göğüs germek zorunda bıraktı kulübü. 12 Eylül darbecileri her şeye el atmaya başlamıştı. Darbeci Kenan Evren futbolun başına Yücel Seçkiner'i getirmişti ve operasyonlar başlamıştı artık.

      Seçkiner'e her an Ankaragücü'nün 1.ligde olması gerektiği imalarında bulunan Evren bu işin emirle kolay kolay olmayacağını biliyordu. Seçkiner'de "paşasını" üzmemek için jet bir yönetmelikle "Türkiye kupasını kazanan takım hangi ligde olursa olsun 1.lige çıkar" kuralı getirilerek Ankaragücü'nü ite kaka üst lige çıkarmıştı. Datbeciler bir ergen edasıyla her şeye merak salıyorlar sanattan spora her alanda olmak istiyorlardı.


    Anadolu Üsküdar'a dönecek olursak Anadolu Üsküdar amblemindeki yıldız nedeniyle faşistlerin hedefi olmuş ve kulüp binası 12 Eylül'de soyulmuş talan edilmişti. Kulüp kupaları çalınmış ve kulübün geçmişine dair bir çok argümanda darbeciler ve çapulcuların ellerinde yok olup gitmişti. Yağmacılık sadece kulüp binasının talanıyla tamamlanmadı, darbe günlerinde bir de kulübün tesislerine el konuldu. Elindeki Burhan Felek stadına el konulan kulüp farklı statlarda sürgün hayatı yaşamaya devam etti.

      Yaşamın her alanına sızan darbeciler futboldaki ilk büyük hamlelerini yapmak için 12 Eylülü beklediler belkide. Klasik söylemdir iktidarlar kendilerinden başka bir iktidar alanı istemezler küçük ya da büyük... Futbol siyasetin en rahat sızabileceği bir alan olarak gözümüze çarparken bunu hep faşistler lehlerine kullanmıştır.

      Bir Trabzonspor maçına gelen "beyaz bereli" beyinsizleri gösterir egemen medya egemen iktidar...Ama bir Adana Demirspor-Trabzonspor'da Demirsporlu taraftarların açtığı "Ogünler sizin olsun yarınlar bizim" pankartını görmezler görmek istemezler. Ya da bu görüntü yayılmasın diye ellerinden gelen dezenformasyonu yaparlar. Klasik söylemdir tribünler faşistlerin ellerinde kaldı denir. Ama tribünler halbuki bizim bir adımımızı bekler.Zorlu faşist baskınının tavan yaptığı son zamanlarda. 5 Ocak stadındaki bu pankart İnönü'deki "Yaşasın Halkların Kardeşliği" sloganı bizimle var olan şeyler ve biz tribünde varsak var olacaklar.

    Yıllarca futbola 3F klişesiyle bakarak uzak duran sol siyasetin bugün futbolu faşistler sardı demeye hiç hakkı yok maalesef. Bugüne kadar siz yoktunuz o tribünleri onlar doldurdu ve içeride bir avuç duyarlı insan tribünlerdeki bu faşist ortama karşı durmaya çalıştı güçleri yetmedi.

     Anadolu Üsküdar'ın başına gelenler, Dinamo Meskenspor'un o zamanki varlığı ve bugünkü yokluğu bize bir şeyler anlatıyor olmalı, anlatmalı. Dinamo Meskenspor da milli ve manevi değerlere açıktan saldırı olduğu gerekçesiyle kapatılmıştı "ressam" futbol severler tarafından.

     Futbolu siz küçümsüyorsunuz ama onlar hiç küçümsemiyor, tekeline alıyorlar. Mafyalarının kara paralarını aklıyorlar,küçük çete resilerine kulüplerde istihdam sağlıyorlar,tribünler zaten faşistlerin ellerinde! Bizimde burada olduğumuzu göstermek için tribünlerde olmalıyız. Darbecilere kalmasın tribünler diye darbecilere kalmasın sokaklar diye darbecilere kalmasın iktidar alanları diye onlar neredeyse karşılarına dikilmeliyiz. Dikilmeliyiz ve her statta yankılandırmalıyız o sesi Yaşasın Halkların Kardeşliği diyerek...

      Anadolu Üsküdar Spor o günlerden bugünlere getirdiği bu acı hikaye ile geçtiğimiz yıllarda bir kez daha talana uğradı bir kez daha yıkıma uğradı. Darbe gerçekten 1980 yılında mı kaldı yoksa her gün mü yaşanıyor o darbenin artçıları sorusuna bu bile cevap olur. Darbenin anayasası da ahlakı da devam ediyor...Hesaplaşmak boynumuzun borcu siyasetten anlamam diyorsanız futbolu seviyorsanız o zaman sizin de borcunuz Anadolu Üsküdar Spor'un intikamını almak hesabını sormak!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder