10 Eylül 2012 Pazartesi

Abdullah Avcı ve İçi Boş Basın Toplantıları


     Milli mutabakat ile takıma getirilen Abdullah Avcı konuşmaya başladı artık. Bugüne kadar İBB ile ilk 8'in büyük başarı olduğu gerekçesiyle ve istikrarlı (buradaki istikrardan kasıt sanırım kendini kovdurmamış olması) olması ile çok alkış aldı.

     İlk kez belki de Avcı bu kadar eleştiriyle karşı karşıya kaldı. Ve bu eleştirileri karşılamaya çalışırken de olmadık laflar ediyor. Mesela " ...ekibimle beraber yaptığımız hazırlıkların karşılığını aldık. Amsterdam Arana'da topla oynama yüzdemiz son 10-12 yıla bakıldığında topla oynama yüzdemiz %50-50 ile eşit seviyede. En az rakip kadar belki de daha fazla pozisyona girdik. Çok fazla baskı uyguladık. 25 yaş ortalamasıyla yeni 6 oyuncu oynattık..." Öncelikle buradaki tahliller ne derece doğru ona bakmak lazım!

       Topla oynama yüzdesi rakamsal olarak denk ya da yakın olabilir peki sahaya yansıdı mı bu derseniz bence hayır. Aklıma Lucescu'lu dönemde Beşiktaş'ın derbi maçlarını hatırlayanlar bu rakamların bir hiç olduğunu bilirler. Galatasaray deplasmanında Fenerbahçe deplasmanında 1-0 lık galibiyetlerle dönen Beşiktaş rakibine %60-65 oranında topla oynama yüzdesi vermişti. Maçın içinde zaman zaman bu rakam yukarılara da taşınmıştı. Ama Galatasaray maçını düşünürsek önce yenilmeyelim diyerek çıkılan maçlarda İbrahim Üzülmez ile çıktığı tek pozisyonda gol bulup galibiyetle dönmüştü. Futbol iyi miydi hayır ama amaç hasıl olmuştu Beşiktaş şampiyon olmuştu o sezon. Topu ayağınızda tutmanız değil ayağınıza gelen topu nasıl kullandığınıza bağlı iş yani eşitlik bir anlam ifade etmiyor.

      25 yaş ortalaması konusuna gelince de bu övünülecek bir şey değil maalesef özellikle rakibiniz Hollanda ise. Hollanda 23 yaş ortalaması ile oynuyor ve sen 6 oyuncu diyorsun adamlar 7 yeni oyuncu ile oynuyor. O yüzden de yaş ortalaması ve yeni oyuncu sayısı rakam kalabalığından başka bir anlam ifade etmiyor.

     Selçuk İnan konusunda da Abdullah Avcı Kuyt'ı örnek gösteriyor. "Türkiye liginin en iyi oyuncusu Hollanda yedek kulübesinde oturabiliyor." Türkiye liginin kalitesi ya da niteliği ne acaba Abdullah Avcı'nın gözünde. Hollanda milli takımında kulübede oturmak değil Türkiye'ye geldikten sonra lig performansları kesin gösterge olmadığı için takıma çağrılmayan ya da aday kadroda elenen oyuncular var. Türkiye ligi bir kıstas olamaz bu konuda hele ki sıralamalarda Kıbrıs ile çekişiyorken.

     Abdullah Avcı'nın her söylediği bana "cık cık cık" çektiriyor. Bu tarz bir konuşma kıyaslama bu seviyede yapılacak hesaplamalar değil. İBB'de iken "rakibimiz güçlüydü bizden 3 büyüklere karşı oynamak deplasmanda çok zor ama %50-50 oynamak büyük başarı" demeye benzemez. Pratikte olmasa da teoride bu eleme grupları en üst seviye sayılabilecek bir konum. O yüzden zihniyetin biraz daha değişmesi lazım.

      Son bir kaç gündür Aykut Kocaman, Bülent Uygun derken şimdi de Abdullah Avcı meselesine girdik ve ana konu üçünde de söylemleriydi. Zor gözüküyor ama Avcı mentalitesini değiştirirse çok daha faydalı olabilir bu basın toplantısı konuşmaları. En azından mazeret bildiren öğrenci konumundan sadece açıklamaları dinlediğimiz bir ortam sağlanabilir. Kim bilir böyle bir tarz tutturulursa Sezen Aksu'nun da dediği gibi "iklim değişir Akdeniz olur" gruplardan lider çıkacağımız günler de gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder