9 Ekim 2012 Salı

Bir Emeklilik Planı Olarak Futbol Yorumculuğu

 Ligimize damga vurmuş bir çok futbolcunun futbolu bırakacağı günü düşünüp kederleniriz. Keşke hiç bitmese, o sahadan ayak izleri eksilmese diye... Ama bu iş zihinsel olduğu kadar ziyadesiyle fiziksel bir iştir de, o yüzden gün gelir kimi efsaneleştiği, bütünleştiği formaya, kimi de bir çok takım dolaştıktan sonra son durağına veda eder. Peki ya bıraktıktan sonra...

Bazılarından öyle vazgeçemeyiz ki bir an önce eğitim kurs lisans neyse alsınlar gelsinler kulüplerinde antrenör olsunlar isteriz. Ayaklarıyla yön veremeseler de topa ve maça zihinlerini döksünler o yeşil çimlere deriz. Ama işler hiç de beklediğimiz gibi gitmez, tribündeki televizyon başındaki hesap yeşil sahadakine uymaz.

Kısa bir süre önce Ömer Güvenç'in Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta önemli başarılara imza atmış en önemlisi de milli takımda efsaneleşmiş bir kaleci olan Rüştü ile röportajını izledim. Röportajda kızgınlıklarını, kırgınlıklarını,unutamadıklarını anlatıyordu. Güvenç son olarak gelecek planlarından bahsetmesini istedi, o da tüm içtenliğiyle anlattı. Ülkede kaleci eksikliğinin yaşandığını ve kendisinin de bu açığı çok iyi bildiğini, önceliği  lisans alarak antrenörlük seviyesine geçmek olduğunu, sonrasında ise ülkeye iyi kaleciler yetiştirmek istediğini söylemedi... Medyaya atılmak istediğini, televizyonda yorumcu olabileceğini yapan ve çok beğendiği arkadaşları olduğundan bahsetti. Kişisel kararıdır, eleştirmek ya da kızmak asla haddimize değil. Ama bahsettiğimiz isim Rüştü ya, insan bu nedenle saydığım söylemediklerini duymak istiyor işte.

Rüştü sadece kısa süre önce açık sözlülükle söylediği için bu yazının konusu yoksa onun gibi olan ve bunu  bu şekilde söyleyemeyen ve her fırsatta antrenörlük yapmak istediğini söyleyip de yorumculukla geçinen bir çok isim var. Başarılısı var başarısızı var, o zaten bu yazının konusu değil. Ama en başta saydığım o efsanelerden anılardan geriye televizyonda polemik yaratmaya çalışan 10 numaralar kalınca işin bütün esprisi kaçıyor.

Dünyada örneği nasıldır bilmiyorum o konuda net şeyler söylemek bana düşmez. Kluivert ve Bierhoff'un Eurosport yorumculuğunu izleyip beğenmiştim Avrupa Futbol Şampiyonası sürecinde ama isim isim durum nedir dediğim gibi net bir bilgim yok!

Benimle futbol konuşacak adam benim seviyemde olacak diyen oyuncuların üslupları yorumculuk güçlerini ve tarzlarını belli ederken futbolculuklarıyla bizi mest etmemiş nicesinin  de yorumculuk da bizi mest etmesini o "eski" futbolcu abilerimiz anlam veremiyor. Ne yalan söyleyelim çoğu zaman da biz onların dediklerine veremiyoruz o "anlamı"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder