29 Kasım 2012 Perşembe

Arjantin'de Sınıf Savaşları


Ezeli rekabetlerde bir çok otoritenin ilk sıraya yazdığı karşılaşma şüphesiz ki Boca Juniors-River Plate rekabetidir. Rekabetin temeli sınıfsal ayrılıklardır. Bir yanda İngilizlerin temelini attığı 1901’de yoksul bir semtte kurulan ve ilk fırsatta kulübünü ve merkezini zengin bir muhite taşıyan River diğer tarafta 1905 yılında 3 İngiliz ve 2 İtalyan göçmen işçi tarafından kurulan Boca Juniors…

River Plate Siyah-Beyaz-Kırmızı renkleri formasında taşırken Boca’lılar önceleri Siyah-Beyaz kullanmış fakat kendi bölgelerinde sıklıkla maç yaptıkları bir İngiliz takımıyla karşılaştıklarında sıkıntı yaşadıkları için bunu bir iddia ile sonuca bağlamışlardır. İddia bellidir, kaybeden rengini o sahaya bırakarak oradan ayrılacaktır. Kaybeden Boca olur ve Siyah-beyaz renklere veda eder. Sonrasında kararsızlık farklı bir çözüm yoluna iter onları , limana giderler ve ilk gelecek geminin bayrağı hangi renk ise o rengi kulüplerine vereceklerdir. Ve gelen ilk gemi İsveç bandıralıdır. Renkler o günlerden bugünlere sarı lacivert olarak gelmiştir.
                                   

Bu hikayede halkı temsil etme işi kuruluş sürecinden de anlaşılacağı gibi Boca kısmının işi olurken tam da bu nedenler River tarafının Boca Juniors ‘a nefret ve üstten bakma gibi duygularına sebep oluşturuyordu.  Boca’lılar River tarafına mahallelerini bırakıp zengin Nunez semtine taşındığı için “Korkak Tavuk” derken River’lılar da Boca tarafına statlarının yakınından geçen derenin kokusundan ötürü ve stat yakınlarındaki bir domuz çiftliğinden ilhamla “Leş Kokulular” ya da “Domuzlar” diye hitap eder.  Taraftarlarla ilgili bir küçük bilgi de şu anda hali hazırda Arjantinlilerin %75’i bu iki kulüpten birini tutuyor.

Zenginler ve Halk mücadelesine dönen bu mücadele aynı zamanda tarihin en kanlı mücadelelerine de sahne olmuştur. Riverlılar bu maçları sportif mücadele olarak görür ve Boca tarafı kadar bu maçları ölüm-kalım mücadelesi olarak görmezlerdi. Boca tarafı ise ülkenin zengin çocuklarına sahada da olsa galip gelerek intikam almak istiyorlardı. Bir maçta yüze yakın River taraftarının ölmesini Boca taraftarları düşmandan ölen yüze yakın kişi olarak tarihlerine düşerken 2-0 mağlup bitirdikleri başka bir maçtan sonra çıkan olaylarda  da 2 River taraftarını kurşunlayarak stadın duvarına “Maç 2-2 bitti” yazmışlardı. Yine bir Boca taraftarı ölüm döşeğindeyken vasiyet olarak şunu söylüyordu yakınlarına; “Öldüğümde benim tabutumu River bayrağına sarın, River bayrağına sarın ki bizimkiler düşmandan biri ölmüş desinler”
                                     (Boca'da sınıf çatışmasını anlatan net bir fotoğraf)

Bu nefret sınıf kini olarak adlandırılabilecek olsa da holiganizmin ucu kaçırılmış demek daha doğru olur. Tribündeki şiddet ortamı sahaya da gerilim ve sert futbol olarak geri dönüyordu. Kartların gollerden daha çok konuşulduğu maçlar büyük yıldızları da futbol sahnesine kazandırmıştı. Boca Maradona gibi bir halk kahramanı futbol ilahının yanına Palermo, Carlos Tevez, Riquelme gibi yıldızları ekleyerek  futbol sahnesine kazandırırken River Plate ise Aimar, Falcao, Saviola gibi yıldızları yetiştirdiği gibi bir başka efsane Di Stefano’yu Avrupa’ya gönderiyordu.

Şu an iki takımda ligde eskisi kadar söz sahibi değiller, Latin Amerika’da her şey gibi futbol da alt üst olmuş durumda.  Velez,Estudiantes, Newells gibi takımlar da artık en az onlar kadar zirve müdavimi oldular. Tek farkları onlar kadar büyük bir geçmişe köklü bir güce sahip değiller. Son olarak River geçtiğimiz yıl İkinci Lige düşmüş bu sene tekrar geri çıkmıştı. İkinci Lig’te olmaları o eski şaşalı paralı pullu dönemlerin de bittiğini gösterse de hala güçlü bir aristokrasi var arkalarında ve Boca hala halkın takımı hüviyetinde mücadelesini sürdürüyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder