7 Mart 2013 Perşembe

Mahlemizde Hoş Süryani*


Mezopotamya’yı anavatanı olarak bellemiş bir halk önce ilk dünya savaşında katliamlara maruz kalmış sonraki dönemlerde de baskılardan bıkarak Avrupa’ya ipi kopmuş bir tespih gibi dağılmıştı.  Kalanlarda gizlenerek kanlı ya da kibar olmamız gerekirse zorlu entegrasyona boyun eğiyordu beklide…

Süryaniler başta İsveç olmak üzere Avrupa’ya dağılırken hep yüreklerinin bir köşesinde Mezopotamya’yı da getirdiler. Kimi bir gün döneceğini kimi ise artık dönemese de atalarının yurdu olarak hep hatırlayacaklarını söylüyor. Tarihi bir okuma yapılacak olsa muhtemelen Süryanilerin bu topraklara dönme sebeplerinden biri olarak futbolu son sıralara yazarlar.

Sahalarımızda bildiğimiz yakın zamandaki ilk Süryani kişisel göçü David Durmaz ile oluyor. Denizlispor sağ bek bölgesine Mardin’den göçen işçi bir ailenin çocuğunu transfer ederken David şunları söylüyordu:  İsveç'te doğdum. Hem İsveç, hem Türk vatandaşıyım. Yıllardır memleket hasreti çekiyorum. Babamın adı Bünyamin anneminki Terzo bana da dedemin adı olan Davud’u vermişler ama pasaporta David yazılmış. Futboldaki hedeflerim arasında Türkiye'ye gelmek vardı. Denizlispor'la anlaştığım için mutluyum. Denizlispor formasını üç yıl başarıyla giyeceğime inanıyorum. Mardin'i hiç görmedim. Türkçe'yi biraz anlıyorum, ama konuşamıyorum. En kısa zamanda Türkçe öğreneceğim, Mardin'i de ziyaret edeceğim. Türkiye'ye geldiğim için çok mutluyum…

David’in mutluluğu uzun sürmedi. Bir türlü transferi bitiremeyen Denizlispor İsveç Futbol Federasyonu ve Malmö’den gerekli evrakları alamayınca yarım sezon boyunca David Durmaz bir gün yeşil siyahlı formayla Süper Lig maçına çıkacağı hayaliyle kimi zaman tribünlerden kimi zaman evinden takımının maçlarını izledi. Devre arasında da bu işin olmayacağını anlayınca geri dönerek tarihi tekerrür ettiriyordu. Malmö’ye dönmek istese de o körünün altından çok su akınca Ljungskile’ye imza atıyordu. Sonrasında İsveç’in Süryani takımlarından önce Syrianskia’da bir yıl oynadıktan sonra şimdi de yine bir başka Süryani takımı olan Assyriska’da kadronun değişilmezlerinden biri olarak ter döküyor.

2009 yılındaki bu kötü deneyimden sonra bu yılın başında sahalarımızda bir Süryani futbolcuyu daha izliyorduk. Hikaye aynı, geliş yolu aynı… Gelen David’in kuzeni  Jakup Jimmy Durmaz oluyordu. O da Malmö’de yıldızını  parlatıp ülkemizde birkaç takımla adı anılmıştı. İstanbul kulüpleri için de bir dönem adı geçmiş ama Gençlerbirliği’nin ısrar ve çabası onu Ankara’ya getirmişti. Onu Avrupa futbolu bir hazırlık maçında Milan ağlarını şık bir golle havalandırırken tanımıştı. Sol ayağını iyi kullanan ve kanatları iki yönlü oynayabilen tam bir FM oyuncusu gibi gözükse de yeşil sahalarda yaptıkları yapabildikleri de hiç az değil. Bilmeyenler zaten ilk yarıda oynana Galatasaray maçında Hamit’in yardımıyla öğrendi sol ayağını…
Jimmy'nin Milan ağlarını havalandırdığı gol...

 Four Four Two’nun bu ayki sayısında kısa bir röportajı da olan Jimmy, kuzeninden biraz daha şanslı gözüküyor.  Düzenli olarak Fuat Çapa’nın takımında ilk 11’de oynayan Jimmy Durmaz İsveç milli takımında da forma giyiyor. “Teklif aldığımda kulübü biraz araştırdım. Çok fazla parası olmayan ama büyük bir kulüp olduğunu bir kültürü olduğunu öğrendim. Bana söyledikleri sürekli gelişen bir kulüp olduğuydu. Burası kariyerim için doğru bir durak. Kulüp çalışanları, teknik direktörümüz, takım arkadaşlarım…Hepsi çok iyi.” sözleriyle anlatıyordu o da Gençlerbirliği’ne geliş sürecini.

Görünüşe göre Jimmy’nin bir müddet daha bu topraklarda işi olacak, kim bilir belki dediği gibi bir gün fırsatını bulup Mardin’e ailesinin bıraktığı topraklara da gider en azından turist olarak, yaşamak zor olsa da.

En son bir duran top organizasyonunda MİY ağlarını havalandıran Jimmy’yi Galatasaray fileleri de yakından tanır;yarın akşam kendini bir kez daha hatırlatır mı, neden olmasın?


*Başlıktaki imla hatası bire bir Ahmet Kaya güzelliğidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder