Futbolun asla sadece futbol olmadığı gerçeğini doğrulayacak
hepimizin çuvallar dolusu argümanımız var. Angola-Portekiz ile oynadığı dünya
kupasında 4-4-2 , 3-5-2 konuşan yorumcu zaten bizden değildir. Ama bu simgeselliği bizim de yarattığımız ayrı
bir gerçek. O gün belki de muhafazakar bir Portekizli için gayet sıradan bir
gündü ve “dostça” geçmesi muhtemel bir maçtı. Bir Angolalı için ise belki de
her şeydi.
Ülkede katillik, hırsızlık gün yüzüne çıkınca artık biz de
hırsıza katile atılan her tokadı kendi hanemize yazmaya başladık. Kasımpaşa
deyince akla gelen yaratılan algıya hepimiz vakıfız. Hatta Kasımpaşalılık
üzerinden vatandaşa “Ananı da al git” densizliği açıklanabilmişti. Kasımpaşa’nın
futbolda bu ara yüzü gülüyor. Çok güzel tesisleri var, transferlere milyonlar
akıtabiliyorlar, iş adamları bu kulübe el atabilmek için birbirlerini
çiğnercesine kulübün kapısından kendini içeri atmak için yarışıyorlar. Gözümüz
yok pisliklerinde boğulsunlar.
Kasımpaşa-Gençlerbirliği maçı sırasında Twitter’da Oğuz Paşalı
isimli Beykozsporlu bir taraftarın yazdıklarını gördüm. Oğuz Paşalı; “2000'li
yılların başı çocuğum o zamanlar..Kasımpaşa stadı daha inşaat o zaman,deplasman
tribününe yer ayrılmamıştı..Ev sahibi tribününe girmiştik.Yanlış değilsem
Bülent hat-trick yapmıştı 3-1 kazanmıştık maçı..Şimdi biz amatörde onlar
1.ligde kahrolsun endüstriyel futbol!” sözleriyle tesisleri elinde
alınmak istenen ve sırf bu yüzden türlü rantlara kurban edilen Beykozpsor ile
şimdi modern tesisleriyle Avrupa’yı hedefleyen Kasımpaşa’yı karşılaştırıyordu.
2000’li yılların başından bahsediliyor… 2002 yılından sonra
düzenli bir şekilde yükselen bir takımdan söz ediyoruz tabi burada. 2001
yılında 3.ligde mücadele eden takım 2001-2002 sezonunda 2.ligde mücadele etmeye
başlıyor ve sonrasında olanlar malum. Bir kez küme düştüler, o dönemde takımın
başında Fuat Çapa vardı.
Sahadaki oyunun hiçbir değeri yok aslında, 2-1 Gençlerbirliği
galip geldi. Ateş hattına yakın bir noktadan üst sıralara çıkmak için hayati
öneme sahipti. Ama simgelediği şeyler tribünler için çok fazlaydı.
Berkin’i öldürenler yine Berkin’in ölümüne bahaneler
yaratabilmek görünürlüğünü yitirmesi için Burak’ı öldürdü. Merminin kimden
çıktığı umurumda değil. Cenazesi olan mahalleye baskın yapılması kimin fikriyse
Burak’ın katili odur.
Burak Kasımpaşa tribününden olduğu söylenen bir
Galatasaraylı. En azından sosyal
medyadaki profillerinden biri bize bunu söylüyor. Kasımpaşalı ağabeylerinin emriyle
de Kasımpaşa tribünleri Burak’ı sahiplendi. O nedenle maç boyu ara ara “Şehitler
ölmez vatan bölünmez” gibi sözleri sayıkladı. Şehit kimdi, şehitlik kavramı
aslında neye karşılık geliyordu, bunu o tribünler hiç düşünmedi.
O yüzden Gençlerbirliği iki gol atmış kazanmış; Yalçın-Donk
tandemine karşı kazandı diyemiyorum. Saydığım sebeplerden dolayı ve fazlası
nedeniyle Castro’yu bugün ortada Doğa-Özgür iyi kilitledi pas dağıtamadı deyip
çıkamıyorum.
Simgesel anlamlar yüklüyorum elde olmadan. Emri ben verdim
diyen adama karşı kazandık diye düşünüyorum. Berkin’in mezarına konan
bilyelerden-misketlerden iç savaş çıkarmaya çalışan adama karşı kazandık diye
düşünüyorum.
Berkin’in annesini yuhalayan-yuhalatan insanlara karşı
kazandık diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Burak’ın resmini ekledikleri Türk bayraklı fotoğraflar
vardı tribünlerde. Bunların mazideki ağabeylerinin yarattığı, yaratmaya
çalıştığı bir nefretle aileleri buralardan İsveç’e göçmek zorunda kalmış
Süryani Jimmy Durmaz, Kürt Mervan Çelik’in golüyle kazandığımız için farklı
anlamlar yüklüyorum.
Ama gerçekler bundan farklı tabi. Kazandık ve 3 puan aldık.
Akıllı bir oyun vardı,Stancu iyiydi, Jimmy hareketliydi. Nizamettin girdi oyunu
rahatlattı. Savunmada hata yapmadık vs. En kötüsü de sahada olan futbolcuların
çoğu Berkin’den habersizdi. Berkin’i kaybettiğimiz gün, kulüplerden
futbolculara kadar bir çok kişi baş sağlığı mesajı yayınladı. Gençlerbirliği’nde ise istisnalar hariç tepki
yoktu. Cumadan cumaya “hayırlı cumalar” temennisini eksik etmeyen oyuncular,
ölen bir çocuk için umursamaz olabiliyormuş demek ki bunu gördük. Yerli malı
haftası kadar değeri yok demek ki bir çocuğun onu görmüş olduk.
Biz yine de Anadolu halklarının iki çocuğunun attığı golle;
anaları yuhalatan, sapanlı çocuklardan korkan adamın takımına karşı kazandığımızı
varsayalım. Kaybettiklerimizin geri gelmeyeceklerinin ağırlığını omuzlarımızda
hissederek…
(Çok da derli toplu bir şey olmadı, son günlerin yorgunluğu, mutsuzluğu üzerine anlık bir mutluluk üzerine bir karalama sadece)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder