Açlık grevini yaparken neredeyse ölecek duruma gelmiştim,
serbest bırakıldığımda ise yeniden doğmuş gibiydim…
Bu sözler Filistin Milli Takımı’nda forma giymiş ve Filistin
futbolunun büyük umutlarla gelişimini izlediği Mahmoud Sarsak’a ait.
Mahmoud Sarsak, bazı kaynaklara göre bir futbol maçı için bazı
kaynaklara göre ise transfer olmak üzere Batı Şeria’ya geçmek isterken İsrail
güçleri tarafından 21 yaşında “yakalandı”. İsrail’in ona isnat ettiği suç
İslami Cihad örgütüne üye olmasıydı.Mahmoud’un bu örgütle hiçbir bağlantısı
yoktu ama anlatmasına fırsat verilmemişti zaten. Kendisinin de söylediği gibi o
geçitten geçmesi konusunda bir sıkıntı olacağını düşünseydi buna kalkışmazdı
bile.
Mahmoud hapse girdiğinde onunla aynı kaderi paylaşan, üniversite
öğrencileri, doktorlar, kendisi gibi futbolcular ve sanatçıları gördü.
“İsrail’in hedefi, Filistinlilerin yeteneklerini dünyaya göstermelerini
engellemek ve başarılı olma ihtimallerini yok etmek” diyen futbolcu 3 yıllık
mahkumiyetinin son aylarını açlık grevinde geçirdi. Bu üç yıl boyunca savunma
dahi yaptırılmadı.
Mahmoud’un açlık grevi FİFA’nın bile dikkatini çekti. Yine aktif
ve emekli futbolcular bir imza kampanyasına ön ayak oldular. Eric Cantona, Abou
Diaby,Frederic Kanoute, Lillian Thuram gibi isimler Mahmoud’un serbest
bırakılması için girişimlerde bulundular. Mahmoud yıllar sonra verdiği bir
röportajda FİFA’nın yardım etmediğini, Sepp Blatter’in açıklaması dışında bir
destek göremediğini ama ünlü futbolcuların desteklerinin uluslar arası kamuoyunda
ses getirdiğini söylüyor.
3 aylık açlık grevi ve kamuoyunda oluşan baskı serbest kalmasını
sağladı. Ama Mahmoud Sarsak 21 yaşında girdiği hapishaneden 24 yaşında yarı
kiloda çıkıyordu. Sezon başı antrenmanını kaçıran futbolcunun tüm sezon boyu
her olumsuz performansının buna bağlandığı profesyonel futbol yaşantısında 3
yılı kaçıran; psikolojik ve fiziksel olarak “erimiş” bir futbolcunun işi hiç de
kolay olmayacaktı.
Yine de o deneyecek ama fırsat bulabilirse. İsrail’in
saldırılarında ölen Filistinli sayısı Mahmoud’un hikayesini anlatmaya
çalıştığım sırada çoktan bini geçmişti. İsrail, Filistinli futbolcu Mahmoud’un
futbol kariyerinde telafisi olmayan yıllarını çalarken bugün de U17 Milli
Takımının kalecisi Ahmed Abu Siad’ın ölüm haberini aldık. Henüz 16-17
yaşlarındaki Ahmed’in de hayalleri Mahmoud’dan farklı değildi ve İsrail onun
hayallerini çalmaktan daha fazlasını yaptı.
Yine 31 Ocak’ta Faysal Hüseyin Stadında yaptıkları antrenmandan
dönen Cevher Nasır Cevher ve Adem Abdül Rauf Halebiye, İsrail askerlerinin
kurşunlarına hedef olmuştu. Cevher’in ayağına 10 kurşun, Adem’in iki ayağına
birer kurşun sıkılmıştı. İsrail’in Filistinli sporculara sistematik olarak
uyguladığı bu sindirme ve baskı da Mahmoud Sarsak’ın iddialarını doğruluyor.
İki genç futbolcu bir daha futbol oynayamayacaklarını öğrendiler. Filistin
Federasyonu bu sorun için FİFA’ya başvurduğunda oyalanmaktan başka bir şey ile
karşılaşamadı.
Futbolcuları tutsak edilen, öldürülen, yaralı bir şekilde futbol
oynayamaz hale getirilen ve statları-antrenman tesisleri bombalanan Filistin
2015 Asya Futbol Şampiyonası’na katılmaya hak kazanmıştı. 2015’te o turnuvada
olabilecekler mi, şüpheli. Çocukların
her gün öldüğü , çığlıklarının sokakları inlettiği Filistin’de bu turnuvaya katılmak,
her şeye rağmen buradayız demek çok önemli belki ama buna güçleri kalmamış
olabilir. 2015 Ocak’ında Avustralya’daki turnuvaya sayılı günler kala bunun
heyecanını yaşaması gereken insanlar üçüncü bir İntifada’nın eşiğinde ve
gruplarındaki Japonya, Irak ve Ürdün’den önce kazanmaları gereken büyük bir
mücadele var.