22 Nisan 2013 Pazartesi

Birlik, Mücadele, Zafer...

Haftalardır gelen mağlubiyetle eş değer olan beraberlikler Avrupa hedefini biraz ötelese de Fenerbahçe maçı yeniden bir kıvılcım maçı olabilirdi. Maçtan önce Kulusic ve Curri'nin eksikliği stoper mevkisinde genç oyuncu Ahmet Yılmaz Çalık'a forma şansı doğurmuştu. 

"Futbol iyi ki sosyal medyada oynanmıyor" dediğimiz bir geceye başladık. İlk on birler açıklandığında Galatasaraylı üç kuruşluk sosyal medya hesaplarından şöyle bir linç duyurusu geldi: "Hurşut, Jimmy Durmaz ve Doğa gibi banko oyuncular yedeklere çekilmiş, 94 doğumlu bir stoperi kadroya almışlar. Yattığınızı bu kadar belli etmeseydiniz keşke..."

Önce buna bir kaç kelam edelim, çünkü bu "sallama" haberin alıcısı çok oldu. Doğa Kaya ara transferde Gençlerbirliği'ne geldi ve henüz ilk on bir başlamadı. Bazı maçlar sonradan dahi oyuna girmedi. Oynadığı maç sayısı sadece 6!

Hurşut Meriç, İBB maçında yaşadığı sakatlıktan sonra, Galatasaray maçı dahil bir çok maçta sakatlığından dolayı şans bulamadı. Ve İBB maçından sonra sadece Gaziantepspor karşısında ilk on birde başladı. Jimmy ise Galatasaray'dan sonra sadece 2 maçta oynadı. Bunlar banko oynuyor denilen oyuncular...

Ahmet Çalık ise zaten mecburiyetten alınmış riskli bir karardı. Sivasspor maçında Curri sakatlandıktan sonra, Özgür İleri defansa çekilse de Fuat Hoca Özgür'ün orta sahadaki vazgeçilemez performansından feragat etmek yerine böyle olumlu bir adım attı.

Maç başladığı sırada bir 19 Mayıs Stadı klişesi daha yaşadık. Rakip takımın taraftarı Gençlerbirliklilerin "centilmenliğine" güvenip, maraton tribününden bilet alıp tezahürat yapmaya kadar götürünce işi kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Daha sonra polisin Gençlerbirliği taraftarına gösterdiği "nazik" tepkiyle olayı tatlıya bağlayıp rakip taraftarları rakip tribüne yerleştirdi. Ve tabi ki bir başka klişe olarak da rakip taraftarlar kendi taraflarına geçince yaklaşık 5-10 dakika boyunca geldikleri tribüne küfür ettiler. 

Sahanını içine adım atacak olursak onca hır gürün - hengamenin ardından, maç adeta golle başladı diyebiliriz. İlk kornerde golcü stoper "Komando" Aykut iyi yükseldi ve topu ağlara gönderdi. Golü attıktan sonra, teknik ekipten bağımsız bir şekilde geri yaslanan Gençlerbirliği'nin yabancısı olmayan tribünler sevinçten sonra büyük bir tedirginliğe adım atıyorlardı. 

Ama oyun bu kez daha dengeli bir yapıda seyretti. Salih'in ekstra şutları ve Caner'in kanat bindirmeleri tehlike yaratırken Gençlerbirliği özellikle orta sahada Özgür'ün savunmada da Ahmet ve Aykut'un futbollarıyla ayakta kaldı. 

İleride Zec ve Tomic'in atakları kanatlardan beslemesiyle tehlike yaratmaya çalışsa da ikili attıkları topu Vleminckx ile buluşturamayınca Kırmızı Karalar tehlike yaratmanın uzağında kaldılar.  Yine böyle bir denemede Tomic bu kez topun yer ile olan mesafesini biraz arttırdı ve harika bir ortayla topu tam da kafasına bırakması gerektiği adamın kafasına ulaştırdı. Vleminckx de krallığını kanıtlarcasına harika bir kafa ile skoru 2-0'a getirdi. İlk yarı bu skorla biterken beraberlik yorgunluğunun getirdiği tedirginlik bir yana , Ahmet'in parmak ısırtan performansı konuşuluyordu. Ahmet Webo'ya ve Fenerbahçe ataklarına karşı gayet öz güvenli ve başarılı bir performans göstermişti. Tereddütleri gideren Ahmet adeta yıllardır Aykut ile ikili oynuyormuş edasıyla oynadı.

İkinci yarıda ise Fenerbahçe'nin daha ısıran ve gol için bastıran taraf olması bekleniyordu. Bu ikinci yarının bazı bölümlerinde yine yer yer gerçekleşti de ama genel olarak böyle bir kımıldama yoktu. Gençlerbirliği yine dengeli bir şekilde oyununu hiç bozmadan kaldığı yerden devam ediyordu.

Oyuna giren Mehmet Topuz-Sow ikilisinden sadece Sow ile etki yaratabilen sarı lacivertliler kimi zaman Ramazan'a, kimi zaman Ahmet'e kimi zaman da karambol anında etten duvar ören Gençlerbirliklilere takılıyordu. Gençlerbirliği ise bu değişikliklere Jimmy ile karşılık verdi. Jimmy sağ kanatta bir kaç tehlikeli pozisyonun baş rolü olurken hatalı pas seçimleri ve koşuları; top kayıpları ve tehlikelere yol açıyordu. Buna sinirlenen Fuat Hoca Jimmy Durmaz'ı kenara geri çağırırken maç sonu biraz ağır da olsa "arkadaşlarının emeğine ihanet ettiği" gerekçesiyle oyundan çıkardığını söyledi. 

İki tarafta gol adına nihai bir sonuca varamayınca maç 2-0 bitiyordu. Totem yaparcasına 21 Nisan'daki 4-3'lük Gaziantep maçından bahseden Fenerbahçelilere karşılık 31 Mart tarihinde Ahmed Hassan'ın 90+3'te gelen golüyle Fenerbahçe'nin giden şampiyonluğu baş role oturuyordu. Matematiksel olarak devam eden bir şans o dönem olduğu gibi elbette yine var.

Maçtan bir kaç nottan bahsedecek olursak, isimlerden önce Fenerbahçeli bir grubun yaptığı ayıba temas etmek gerek. Azofeifa korner kullanmaya geldiği sırada yüzüne isabet eden su şişesine Fenerbahçe tribünlerinin hep birlikte alkışlaması yüz kızartıcı bir mesele olarak geceye not düşüldü. Ayıptır diyerek alkışlayanlara ve atanlara derdini anlatmaya çalışan Fenerbahçeli taraftarlar da hala bir umudun olması gerektiğini kanıtladı. 

İsimlere gelecek olursak; maçın adamı ya da yıldızı seçmek çok güç ama biri var ki savunmada stoper gibi hareket etti, orta sahada rakip gelmeye başladığı ilk anda müdahaleleri hep o yaptı. Sahanın Gençlerbirliği adına en çok koşan ikinci oyuncusu konumunda olan Özgür İleri ayakta alkışlanacak bir gece çıkardı. Her maç yaptığı şeyler aslında bunlar ama bu gece bambaşkaydı. Belki de bu geceyi farklı yapan ileride de yaptığı pas organizasyonlarıydı. 

Öte yandan Ahmet bu sezon ilk kez giydiği formayı yıllardır giyiyor gibi öz güvenle taşıdı. İlk dakikalarda riske girmeyerek uzaklaştırdığı toplardan sonra dakikalar ilerledikçe öz güven kazanarak paslaşarak topu uzaklaştırmaya başladı. Hatasız oynadı desek yeridir. 

Tosic, sol kanatta gidip gelmek işine farklı bir estetik katıyor. Boş gidip boş gelmiyor, savunmada rakibi bozuyor hücumda asistleriyle gollere direk katkıda bulunuyor. Ligin şu anda tartışmasız en iyi sol beki konumunda ve bu gerçeği her maç perçinliyor. 

Ramazan, son Sivasspor maçında şanssız bir golü ağlarına tokatlarken bir çok yersiz eleştiri aldı. İyiye giden yükselen form grafiği bir kenara atıldı ve acımasızca eleştirildi. Ama bu maçta yükselen formunu devam ettirerek harika bir maç çıkarttı. Kornerlerde zamanlamasıyla , karşı karşıya pozisyonlarda refleksleriyle göz doldurdu.

Ve Vleminckx... Onun için çok söz söylemeye gerek yok! Attığı 9 gol bir çok şeyi anlatmaya yetiyor. Tribünlerin tek dileği onun burada kalması, onun da isteği bu yönde. İş iki kulübün pazarlıklarına düğümlendi kaldı. Kaldığı takdirde hücum gücüne sezon başından itibaren bu tarz bir katkıyla başlamak bir iki basamak takımı yükseltir net bir şekilde. 

Bu galibiyetten ve güzel geceden geriye kalan en güzel haber ise tüm Gençlerbirliklilerin Vleminckx kadar kalmasını istediği bir başka isim olan Fuat Çapa'nın da kalacağı yönünde gelen haber... İlhan Cavcav, Çapa'nın Ahmet Çalık konusundaki cesaretini tebrik ederken, "başka bir hoca yok gündemimizde, hocamızla devam etmek istiyoruz"  diyerek adeta yüreklere su serpti. 

Taraftarlarının "İstanbul'un kabusu Gençlerbirliği" deyimine yakışır bir şekilde 3 büyük İstanbullu ile yapılan 5 maçta, 2 galibiyet 2 beraberlik ve 1 mağlubiyetle sahadan ayrılan Gençlerbirliği taraftarını sevindirmeye devam ediyor. Bu galibiyet ile Avrupa için umut kıvılcımını yakan Kırmızı Karalılar taraftarı ve oyuncularıyla "birlik" olarak harika bir geceye imza atmış olmanın haklı gururu ile tüm söylenenleri boşa çıkararak sahadan ayrıldılar. 

Maçtan önce "Fenerbahçe'ye yatmak ile suçlanan" Gençlerbirlikliler bu kez de aldıkları galibiyetlerle "Galatasaray'dan para almakla" suçlansa da dedim ya "futbol iyi ki sosyal medyada oynanmıyor" .

Alın teri ve emeğe çamur atsan da izi kalmıyor. Emeğin de en güzel yanı bu işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder