25 Kasım 2012 Pazar

Brezilya Dünya Kupası Başlamadan Kaybetti


Malum 2014 Dünya Kupasına bu işin erbaplarından Brezilya ev sahipliği yapacak. Futbolu golften ya da bir başka spordan ayıran özellik olarak en kolay ulaşılabilecek spor dalı diye biliyoruz. Kimi zaman bir pet şişeyi kimi zaman bir kola kutusunu hatta kimi zaman bir taşı bile top niyetine kullanıp oynamayanımız yoktur herhalde. Brezilya’da da durum bundan farklı değil. Pele, Socrates, Zico, Romario, Ronaldo, Rivaldo gibi masal kahramanları da Brezilya ile başarılar kazanırken hamurlarında bu görüntülerin izi vardı muhakkak! Futbolun beşiği İngiltere diye genel geçer bir kanı vardır, buna Brezilya’yı da katabilmek adına çoğu kişi bizdeki “doğduğun yer değil doyduğun yer” kavramının benzerlerini iliştiripBrezilya’nın da hakkını vermeyi yeğler.
Doğrudur Brezilya hep bir varmış bir yokmuş ile başlayan masallar gibi kadrolarla arzı endam ediyordu tüm Avrupa’nın gözleri önüne. Futbol algısı ve endüstrisi Orta Avrupa üzerine kurulu olunca Amerika kıtasının çocukları sadece kendilerini dünya kupalarıyla gösterebiliyordu merkeze! Çoğu belki de Avrupa’nın dört bir yanına yayılmıştı ama onlar ancak bir yap bozun tamamlayıcıları gibi  bir aradayken çok daha şık ve tam duruyorlardı o sarı formanın altında!
Kendi evlerinde kuracakları yap bozları şimdiden  kıta rakiplerini ve fiyakalı Avrupalıları düşündürmeye başladı bile. En az Brezilya Milli Takımı kadar birilerini daha yakından ilgilendiriyor bu dünya kupası. Onlar için de ölüm kalım mücadelesi şeklinde geçen bir dönem olacak. Ve onların mücadelesi yaklaşık birkaç yıldır devam ediyor ve muhtemelen dünya kupasının ilk düdüğünün çalacağı akşama kadar da devam edecek. Sonrası için çok geç zaten. Bahsettiğim Brezilyalılar Porto Alegreli yoksul halk ve bir takım orta sınıf ahalisi…
Dünya kupasındaki bazı statların en rahat tribün koltukları onların oturma odalarına yapılıyor, yayıncı kuruluşların yayın odaları tv sehpalarının üzerine kuruluyor, stat kantinleri mutfaklara, statların pisuvarları da evlerin tuvaletlerinin tam üstüne yapılıyor. Porto Alegre başta olmak üzere Brezilya’da büyük bir kentsel dönüşüm var ve insanlar evlerinden “devlet politikaları” gereğince uzaklaştırılıyor. Birkaç yıldır artan protesto gösterileri ve planlar pek etkili olmuşa benzemiyor. Ki bunun bir benzerini de Ukrayna’da çevre kirliliği yaratan(!) sokak  köpeklerinin yakılarak itlaf edilmesi sonucu Avrupa Şampiyonası’nda da yaşamıştık. “Büyük” organizasyonlar böyle “küçük” şeylere tahammül edemiyor. Brezilyalıların derme çatma gece kondu vari evleri gibi yani!
Rio’da da durum farklı değil. Şu anki Brezilya devletinin eylem planları arasında hazırlık projesi olarak; futbol mabedi Maracana’nın özelleştirilmesi , Brezilya’nın yoksulların gidebileceği en iyi devlet okullarından birinin yıkılması ve Yerlilere ait ilk müzenin yıkılarak otopark yapılması var. Öğretmenler, öğrenciler, futbolseverler ve Yerliler hemen hemen her gün protesto eylemleri gerçekleştiriyorlar, imza topluyorlar ve ne büyük bir ironidir ki o imzalarla çaresizce devleti devlete şikayet ediyorlar. Bu arada unutmadan işçi güvenliğinin ikinci planda olduğu gerekçesiyle  işçiler de büyük çaplı bir grev gerçekleştirdi yakın zaman önce…
Bu toplantılardan birine şahitlik eden Türkiyelilerden Metin Yeğin anlatıyordu, o toplantılarda konuyu futbolculara açmaktan bahsedildi ve herkes ortak bir isimde Maradona’ya ulaşmanın en doğru fikir olacağını söylediler diyordu. “Kimse Pele’den bahsetmedi bile. Onlara göre Pele hep futbol egemenlerinin yanında yer aldı hep egemenlerin figüranlığını yaptı. Ama Maradonadelikanlı adamdı. Boca’da anlatmışlardı, Buenos Aires’in yoksul mahallesinde…Ne zaman mahallesine gitse yoksullara el uzatır yardım edermiş, Pele ailesine bile bakmadı dediler.” Henüz anlaşılan o ki Maradona’ya da ulaşamamışlar. Ulaşabilseler belki o bir şeyler söylerdi en azından sağ omzundaki dövme hatırına…
Milyarlarla ifade edilen dünya nüfusunun dört yılda bir eğlencesine böyle bir ruh haliyle hazırlanmanın futbolun ruhuna verdiği zararı endüstriyel futbolun ekonomistleri kısa vadeli hesaplarında elbet hesaplayamayacak. Ve çıkan sonuç ilerleyen dönemlerde futbol sosyolojisininBrezilya Milli Takımları ile ilgili araştırma konularında ilk sırada yer alacak! Konu basit gelebilir yüzbinlerin itirazının bir ehemmiyeti de olmayabilir milyarlarca kişi karşısında ama yakından bir örnek durumu açıklayacak sanırım; İnönü Stadı bir tüpgaz şirketine devrediliyor gelirlerine onlarca yıl temlik konuluyor , Dolmabahçe Sarayı yıkılıyor oto park yapılıyor ve son olarak da Kabataş Anadolu Lisesi de bu kentsel dönüşüme kurban gidiyor…Peki neden; bir ay sürecek olan bir karnaval bir futbol festivali için! Şehrin ve ülkenin onlarca hatta yüz yıllarca süren emekler sonucunda sahip olabildiği varlıkları kurban ediliyor böylelikle bir ay sürecek müsabakalar için!

2014 Dünya Kupası hangi takımın elleri arasında sahibini bulacak bilinmez ama eğitim, kültür ve tarih alanlarındaki kendi yaşamsal organlarına yaptığı bu harakiri ile Brezilya kaybedenlerin başına adını yazdırıyor. Ne diyordu Savaş Dinçel Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminde “Hayat futbola fena halde benzer. Futbol, şahsi beceri gerektirir; ama aslında toplu oynanan,  insanların bir takım halinde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin.” Yani bu olaya uyarlarsak istediğin kadar yetenekli ol arkanda seni destekleyecek bir halk bulamazsan ve kültürüne ihanet ediyorsan kaybedersin!                                                                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder